Dünya dilleri arasında en eski ve köklü dillerden biri de Kürt dilidir; bunda kuşku yok ve ispatlıdır. Bu gerçek Kürtlerin ataları olan Medler döneminden bu yana, yani en az 2700 senelik geçmişi ile gözler önündedir. Derin araştırmalar olmamasına rağmen, bundan daha eski tarihlere sarkan Guti, Hori, Sümer ve Hitit dilleri ile olan yakın benzerliği de hesaplanırsa Kürtçenin en azından altı-yedi bin yıllık ispatlanabilinir bir geçmişi vardır. Bu tarihi derinliği diğer birçok dilde bulamazsınız. Kürtçe bu görkemliliği ile başta Hint-Avrupa ve Slav dil grupları olmak üzere, dünya dilleri üzerinde büyük bir etkileşimde bulunmuş, bugün bile birçok Kürtçe kelimeyi bu dil grupları arasında bulmak mümkün. Coğrafik olarak uzak olan İsveç’te bile yüzeysel bir araştırma ile 400’den fazla ortak kelime tespit edilmiştir. Bu şanlı ve köklü tarihe rağmen günümüz realitesi başka bir görüntü verir. Bu da Kürtçenin yaralı ve etrafının sırtlanlarca sarılmış olmasındandır. Nefes aldırtmayan, yok etmeye çalışan bu vahşi saldırılara karşı derin kökleri olan dilimiz direnirken, bize de ‘onur sorumluluğumuz’un gerekleri için direktifleri var!
Nelerdir bu onur sorumluluklarımız, anadil öğrenmek neden önemlidir? Bir ulusun yaşamını devam ettirebilmesinin en temel direklerinden ve ulusal kimliğin en belirgin temel taşı dildir kuşkusuz. Kendini bir ulusa ait hisseden birisinin ulusun dilini bilmesi gerekir. Aksi halde kendisi onlarca sorun yaşar ve bunu çevresine yansıtır. Bunun için anadil sadece bir iletişim aracı değildir. İsveç’te yapılan araştırmalarda evde anadilini konuşan çocuğun okulda daha başarılı olduğu ve yaşamını kolaylaştırdığı ispatlandı. Bunun için bazıları ‘ne fark eder, önemli olan insanların anlaşmasıdır’ derken neler kaybettiklerinin farkında değildir. En başta atasına saygı gereği o dili bilmesi gerekir. Onu çocuklarına yansıtmaması atasına bir saygısızlık değil midir?
Bir dilin oluşması binlerce hatta milyonlarca yıl alır. Bu oluşum sürecinde kendi tarih, kültür, gelenek ve görenekleri, dini, yaşamın bütün kurallarını, kısaca yaşamın özünü çocuk, anası vasıtasıyla alır. O ulusa ait bir kişilik oluşturur ve bu dil vasıtasıyla olur. Dilini bilmeyen ve bunu çocuklarına yansıtmayan biri, bu binyıllık geçmişi de ayaklar altına almış olur. Anne ve babalar, çocuğunun kendilerine benzemesini istiyorsa kendi dilini ona vermek zorundadır. Bunu almayan çocukta sağlam bir kişilik oluşmaz, kendine güveni kalmaz; kendi toplumuna yabancılaşır, dilini öğrendiği toplumun davranışlarını sergiler ve hep bir arayış içinde olur…
Anadil, insanlar ve toplumlar için aynı zamanda coğrafik bir sınırdır. Dilin yaşadığı yerde bu benim sınırımdır dersin. Bugün Efrîn’de dil kalmaz ise yarın o dilin emrettiği yaşamı kurman zorlaşır. Veya Urmiye’de dil ortadan kalkarsa, o benim şehrimdir demen havada kalır. Bunun için en iyi örnek belki Eyyubiler’dir. Bütün soyları Kürt, imparatorluk kurmalarına, çok güçlü devletler ve liderler yaratmalarına rağmen dilleri Arapça olduğu için bugün Kürtlükleri tartışılıyor. Sadece isimleri var.
Kürt toplumunda tarih ve dil bilinci zayıftır; bununla bağlantılı bu alandaki psikolojileri de zayıftır. Bunun bilen devletler, kurumları ve memurları vasıtasıyla okulda, şehirde, kışlada ve camide Kürtçeyi hoyratça küçük düşürerek “Dil değildir!” safsatasını yaymaktadır… Halbuki gerçek bunun tersidir. Toplumsal alanda Kürtçeden kaçışın temel nedeni budur.
Bir sürü ses sanatçımız var, Kürtçe ile ekmek yer ve ün kazanır; bazı aydınlar, sivil kurumlar, partiler vs hepsi Kürtçe sırtında yaşar ama konuşma dilleri Türkçe veya başka bir dildir; çocukları anadillerini bilmez. Bunlar toplum tarafından teşhir ve protesto edilmelidir.
Sahipsiz bırakılan Kürtçenin bugüne kadar direnmesi ve yaşıyor olması kesinlikle onun asaleti, tarihi, köklülüğü ve dünya dillerine olan etkisi nedeniyledir. Bununla ne kadar böbürlensek azdır; bu nedenle istediğimiz kadar başı dik gezebiliriz. Çünkü bu kadar amansız saldırılara rağmen hala direnmekte olan güçlü bir dile sahibiz. Ama dilimizin bu asaletini kendi ellerimizle bozduğumuz da bir realite ve bunu unutmamalıyız!
Bu mirasa sahip çıkmak istiyorsak evimizden başlamak zorundayız! Çocuklarım Kürtçe biliyor mu?