ANTİ DEMOKRATİK YÖNETİMLER / Med Reşiyan

ANTİ DEMOKRATİK YÖNETİMLER 

  

Kapitalizmin bir karabasan gibi insanlığın üstüne çöktüğü bir dünyada yaşama, güzelliğe dair her şeyin kirletildiği bombaların, savaşın, zulmün, barbarlığın sonu gelmeyen kibrin, doyumsuzluğun, öfkenin, nefret ve kinin bütün dengeleri alt üst eden, mazlum halkları ölüm çukurlarına, sefilliğe sürükleyen dünyaya gözlerini yeni açan bebeklerin yaşam hakkını elinden alan kana bulayan, savunmasız çocukların umutlarına kurşun sıkan, evlerini, yurtlarını, sokaklarını harabeye çeviren adaletten, vicdandan yoksun gözü dönmüş faşist yönetimlerin tekçi, totaliter rejimlerin ve her tarafı zehirleyen yok eden işgalci, militarist, anti-demokratik zihniyetlere sessiz kalan ve destek sunan emperyalist/kapitalist sistem  soykırımların, katliamların suç ortağıdır.  

  

Bugün yine Molla İran rejimi tarafından Kürt gençleri, bebekleri hunharca öldürülüyor, idam ediliyor. Ukrayna için sesini yükselten Batılı emperyalistler milli ve ırkçı bir yaklaşımla onlara sonuna kadar kapılarını açıyor. Tabii ki olması gereken bu ama aynı duyarlılık neden Kürtlere ve diğer savaş bölgelerinden kaçan, farklı etnik kökenden olan halklara gösterilmiyor? 

  

Her ne kadar demokrasi ve insan haklarından, eşitlikten söz edilse de üstün ırk, saldırgan milliyetçilik bunların önceliği oluyor. Oysa ki çağdaş, uygar, modernite, ulusal ve insani haklar, özgür düşünce, hukuk çok farklı içerikler kapsıyor.  

Mültecilere bütün sınırlarını kapatan, duvarlar ören insani ve sosyal yardımları esirgeyen, aşağılayan Batılı ülkelerdir. Yoksul ve çaresiz olan bu insanlar, Akdeniz ve Ege Denizi sularında bir umut ışığı için çırpınırken ne yazık ki birçoğu korkunç bir şekilde can veriyor.  

  

Birçok halklar gibi çok büyük bir nüfusa sahip olan Kürtler ise bugün hâlen kendi topraklarında başkalarının egemenliği altında sömürülen, ezilen, dili, kültürü yok sayılan bir statü, devlet sahibi olamayan, tarihten bu yana arka bahçe ve tehdit unsuru olarak görülmektedir. 

  

Bütün ulusal hakları çiğnenen, zehirli gazlarla vahşice katledilen, yüzyıllardan beri çıkar, rant ilişkilerine kurban edilen 50 milyondan fazla olan bir halkın yaşam alanları yerle bir edildi. Kürtlerin yaşadığı topraklar parçalandı, bölündü.  

Asimilasyon politikaları hız kesmeden devam ettiriliyor..  

  

Sosyolojik, psikolojik ve demografik yapı bozularak Kürtleri vatansız, kimliksiz ve kültüründen soyutlayarak köklerinden koparmak istiyorlar.. Kemalist, turancı, ırkçı ideolojik yapılar, Kürt halkının haklı mücadelesini çarpıtarak “terörizm” olarak adlandırıyorlar.Bir sorunun adını doğru koyamazsanız o sorunu çözemezsiniz. 

  

Fransız devriminden sonra ortaya çıkan ve yayılan milliyetçilik dünyayı kasıp kavurmaya, büyük halk kitlelerini emellerine kurban etmeye devam ediyor. Nazizm, faşizm, Siyonizm, kapitalizm, Kemalizm ortaya çıkan bütün bu akımlar insani değerlere zarar veren, para, güç, sermaye ve sınıf eşitsizliğini dayatan bütün ulusal hakları çiğneyen, kendinden olmayanı, benzemeyeni yok eden, herkesi, her şeyi aynılaştıran hegemonyacı karanlık yapılardır.  

  

T.C.  faşist devletinde, zorbalığın soygun ve talanın, rüşvetin, çeteleşmiş kurumların dibe vuran ekonominin, tavan yapan enflasyonun, sefilliğin bu çürümüş düzenin, yanlış politikaları altında nefes alamayan toplumun ruhsal ve biyolojik yapısı üzerindeki travmaları görmek mümkündür.  

  

T.C. devleti, kendi fikirlerini, kurallarını ideolojisini topluma empoze ederek toplumun genetik yapısı ile oynayan, buna karşı gelen sorgulayan, düşünen herkesi hainlikle suçlayan bireysel ve insani hakları çiğneyen baskı ve şiddet kullanarak toplumu sindiren, susturan, linç eden, ortadan kaldıran hiçbir yasa ve kural tanımayan dikta bir yönetim şeklinden başka bir şey değildir.  

  

Farklılıkları tehlike olarak gören, çevreyi talan eden, tüm zenginlikleri sermayenin emrine veren, hırslarını tatmin etmek adına toplumu tehdit eden kavgayı, haksızlığı, açlığı, iş kazalarını, normalleştiren, işçilere-emekçilere ucuz iş gücünü reva gören, paslanmaya yüz tutmuş bu köhne anlayış, bozuk zeminin üstüne ısrarla bina dikmeye devam eden yoz bir zihniyet. Adaleti, demokrasiyi, yargıyı hiçe sayan kan dökerek iktidarlarını ayakta tutan ilkelliğin, şovenist ve çağdışı rejimlerin acı tablosunu gözler önüne seriyor.  

  

Med Reşiyan