İşgalciler; inkarcı, baskıcı, talancı, yok edici ve çirkindir! Çünkü; işgal ettikleri toprakların medeniyetini, tarihini, dilini, kültürünü, dinini, kısacası varını yoğunu inkar eder, onu yok etmeye, kendisine benzetmeye zorlar ve asimilasyona uğratır. Bu nedenle insanlığın yüz karaları ve çirkindirler. İşgalciler için coğrafya fark etmez, bu Güney Afrika, Asya, Arabistan, Kürdistan veya başka bir yer olabilir ama karekterleri genelde aynıdır: inkar, imha ve asimilasyon…
Öncelikle işgal ettiği ülkenin, coğrafyanın insanlarına yönelirler. Katliamdan geçirir, zindana tıkar, sürgüne gönderir, sadist işkencelerden geçirirler. İnsanlarına karşı hınç ve kin dolu olup, merhametsizdirler; bununla birlikte çok da korkak ve herşeyi silah ile çözebileceklerini düşünürler. Daha sonra o ülkenin kültürüne yönelirler. Çünkü kültür o ulusun ruhu, kanı, binlerce yıllık geçmişi ve cevheridir. Onu mümkün olduğunca yasaklar ve sırtlan saldırganlığı ile yok etmeye çalışırlar. Beceremeyince de yakar ve yıkarlar. Ülkenin bütün zenginliklerini talan eder, götürebildiklerini götürür, götüremediklerini yok ederler. Yakarken insanlara, doğaya, içindeki canlılara acımaz, onların düşüncesinde herşeyin yok edilmesi gerekiyordur. İnsanlarını düşürür, birbirine düşman ve bir kısmını kendisine köle yapar, işi bitince de kirlenmiş bir çaput gibi kıyaya atar veya öldürürler.
Bu amaçlar ile yok etmek ve kendisine tabi kılmak için saldırdığı coğrafyalardan biri de Kürdistan’dır. Orada yaşayan halkları ortadan kaldırmak için çok yönlü bir saldırıyı gerçekleştiriyorlar. Bu askeri, siyasi, tarihi, dini, dili ve komple kültürü kapsıyor. Bu nedenle şehirlerimize ve toplumumuzun iradesi yok sayılarak yeni nemrutlar olan kayyumları atadılar. Kayyumlar, Kürt halkının bütün varlıklarına saldırarak bizi hafızasız bırakmak istedi. Çocuklarımızın gittiği kreşlere, dil okullarına, halk evlerine, kadın sığınma evlerine, yardım kuruluşlarına, müzik ve sanat derneklerine ve Kürde ait hangi hafıza kurumu varsa hepsini yok ettiler. Giderayak Cegerxwîn Kültür Merkezini talan edip, herşeyini kırdılar. Ama Kürt Halkı, onurlu bir halka yakışanı yaparak, yerel seçimde kuyruklarına teneke bağlayarak bunları geldikleri yere tekrar gönderdi. Siz aldığı bazı şehirlere bakmayın, hepsi sömürgeci siyasi kayyum, askeri darbe, hile ve entrikalar sonucudur. Yoksa bu halkın gözüne bakmaya bile korkuyorlar.
Şimdi belediyelerimizin kaldığı yerden tekrar başlama zamanı. Şahsen dört gözle beklediğim “Folklora Kurdan” dergisinin tekrar yayın hayatına başlaması! Onu tekrar görmek için kalbimin şimdiden heyecanla atmaya başladığını söyleyebilirim. Bilmeyenler için: Folklora Kurdan dergisi 2015 yılının başında, Amed Büyükşehir Belediyesi adına saygıdeğer Gülten Kışanak’ın imzası ve Kurdî-Der işbirliği ile yayına başlayan üç aylık bir kültür dergisi. Aslında bir kültür hazinesi de desek yeridir. Büyük ebatlarda, genelde 100 sayfa, renkli, şahane bir dizaynı olan tablo gibi bir dergi! Okumaya, bakmaya doyamasınız! Yaşamımda onun kadar güzel bir dergiyi dünyanın hiçbir yerinde görmedim!
Yeri gelmişken derginin o zamanki editörleri: Eşref Keydanî, Jehat Rojhilat sonradan Ronya Bewran; Redaksiyonu: Ridwan Dizman, Zerweş Esnaw; yazı işleri sorumlusu: Zeyneb Yaş; yayın kurulu üyeleri: Mahpus Serhedî, Semsa İlbaş, Weysi Arcagok, Asmin Uyanık, Mem Mukriyanî ve Ronya Bewran ile birçok değerli insana teşekkür etmek istiyorum. Umarım bunlar diktatör rüzgarına kapılmayıp savrulmamış ve yeniden işinlerinin başına geçerler.
Ki çok zengin bir içeriği, renkli, resimli ve iki Kürt diyalektiği olan Kurmancî ve Kirmanckî ile yayın yapan dergi tekrar okuyucu ile buluşur. Çünkü derginin her sayfasından tarih, güldürmece, masal, dil, hayvan isimleri, Kürt oyunları, müzik, Kürt giyim ve kadın süslemesi gibi aklınıza gelen her konuda yazı ve makaleler bulmak mümkündü. Bu nedenle Kürt kültür ansiklopedisi görevini görüyor, çeşitli Kürt bölgelerinden zengin kültür ırmaklarını içine çekiyordu. Buna Kürdistan dışında yaşayan Kürtler de dahil. Şimdi, sayın Dr. Adnan Selçuk Mızraklı ve Hülya Alökmen eşbaşkanlarımızdan ricamız odur ki; ilk iş olarak bu yayına el atın ve kısılan nefesimizi tekrar açın.
Benzeri bir çalışmanın Kars belediyesi eşbaşkanlarımız olan sayın Şevin Alaca ve Ayhan Bilgen tarafından da yapılması sanırım müthiş olur. Serhad ve Kars halkımızın sözlü kültürü, çevresindeki üç deniz/göl den de zengindir. Lütfen Folklora Kurdan dergisinin aynısını Serhad de yayınlayın! Bu hem bizler hemde komşu halklar için iyi bir kültür arşivi olacaktır. Serhadın bir eli eski Sovyet Cumhuriyetlerinde, bir eli Gilan, Horasan, Ermenistan, Azerbeycan ve Lazistan’a kadar uzar. Böylesi kültür zengini bir coğrafyaya güzel bir dergi yakışır ve bir ilke imza atmış olursunuz.
Yazı daha önce Yeni Özgür Politika’da yayınlandı.