Dem Ölümün Yolunu Kapatma Demi

Dem Ölümün Yolunu Kapatma Demi

Korku film fragmanına benzer bir süreçten geçiyoruz. Filmin detaylarını izlersek içeriğini görür ve hakkında net bir kanıya varırız. Ancak içeriğini henüz görmediğimiz bu filmin acı, kan ve gözyaşıyla dolu olduğu açık ve nettir. Onun için filmin tümünü izlemek merhamet sahibi olanların kaldıramayacağı bir durumdur. Ölümün yoluna nasıl bir engel koyacağız bunun yolları aranmalı. Çocuklarımız kadınlarımız ve gençlerimiz ölüyor. Öncü, siyasetçi, STK ve halkımız da sözünün karşılığı olan büyüklerimizin ölüme giden yollarının kapısına sürgü atmalı, bir daha açılmamak üzere.!!!

Kimin elinden ne geliyorsa nasıl gücü yetiyorsa. Savaşın yolunu kapatmalı, diyalog ve siyasettin yolunu açmalı. Birbirimize bağırarak, birbirimizi öldürerek birbirimizi anlayamayız, çünkü kimin ne söylediği anlaşılmaz. O nedenle bir an önce şiddettin yolunu tıkayıp müzakerenin yolunu açmalı…

Beklemek, duyarsızlığa alışmak insani değerleri kaybetmektir. İnsanın kendisi ölüyor, kayboluyor zira. Edi bes! Bir an önce birlikte bir ses çıkarmalı öyle bir ses olsun ki vicdanların üzerindeki ölü toprağını bir an önce atmayan tek bir fert kalmasın.

Yol gösterme misyonu ağır bir yükü sırtlamaktır. Yorulmaktır. Düşünmek ve üretmektir. Düşünceye yol açmak, fener olup ışık saçmaktır, yanı sıra umut olmaktır.

Umut insanın yaşam gücünü güçlendirir zira.

Filmin fragmanında en çok dikkatimi çeken şey acıların ayrıştırıldığı oldu .Üstelik bunu Müslümanım diyenlerin eliyle yapıldığı bir dönemde yaşıyoruz. Asırlardır bir halk öldürülüyor. Allah’ın verdiği en doğal hakları gasp edilmiş, dili yasaklanmış, kültürü elinden alınmış, yok sayılmış, faili meçhuller yaşanmış, köyleri yakılmış, cenazeleri haftalarca dışarda kalmış kuşlar yemesin diye uyumayan evlatlar, terörist diye öldürülen hamile kadınlar, vahşetini yaşandığı halde hiçbir şekilde bu acıyı bu zulmü yansıtmak, göstermek, anlamak veya anlatmak istemedikleri net bir biçimde göründü. Bu durum bilinmeyen bir şey değildi…

Şu bir gerçektir ki aslında Kürtlerin acılarını görmezlikten gelme geleneği oluşturmuş Erk , çünkü dün öncü, siyasetçi düşünenlerimizi sıraya dizilip asanlar, bu durumun gayet doğruymuş gibi görenler bugün de aynı şekilde inanıyor.

Kendi aralarında pay ettikleri Kürt topraklarının üzerinde yaşayan Kürt halkının sosyopsikolojik ve sosyokültürlerini çok iyi analiz eden dinin birleştirici gücünü Kürtleri asimile etme uğruna politize eden devletler, Kürtleri birbirinden uzaklaştırarak, yani amiyane tabirle Kürdü birbirine kırdırarak yürüttükleri sömürgeci politikalarını şu zamana kadar müthiş bir şekilde yürütmüşlerdir/ yürütüyorlar. Ve hiçbir zaman da kardeş dedikleri Kürtleri gerçek anlamda eşit görmek istemediler daima onlar efendi, Kürtleri hizmetçi olarak gördüler. Kürtler bütün bu olan bitenden artık ders alıp kendi arasındaki farklılıkları zenginlik olduğunun bilincini açığa çıkarmalı. Ki Çok kolay gelinmeyen bu noktanın elde tutulabilmesinin yegâne yolu, kendi birliklerini sağlamaları olmalı öncelikle. Kürtler demokrasiyi kendi içinde kültürleştirmeli, birbirine bağırmadan kendi içindeki sorunları tartışmalı, çözümlemeli.

Yanı sıra her şeyden önce önde yürüyenlerimiz yol gösteren olmalıdır. Her kim olursa olsun insanlara değer vermelidir. Millete efendilik yoktur. Ona hizmet etmek vardır.

Siyaset bir meslek değildir. Yani kar amacı güden, ailesini geçindirmek için uğraşı verilen bir alan değildir. Siyasetçi, siyaset yoluyla milletini felaha ( feraha) götüren olmalıdır.

Kürtlerin kendi içinde bir birlik sağlayamadan Ortadoğu’ya yön verme mücadelesinin bir inandırıcılığı olabilir mi? Zira kendi evinin içinde yanan ateşi söndürmeden dışarıdaki ateşi söndürmeye kalkışmak pek doğru bir yaklaşım olmasa gerek. Ne demişler: “ Camdan evi olan başkasının evini taşlamaz !!!”

Kürtlere düşen; egemen aklın bu çirkin yolunu alternatif yollarla kapamaktır. Bu ahlak dışı yolu kapama görevi de siyasetçilerimize ve sivil toplum kurumlarına düşmektedir.

Kürtlerin birliğe ihtiyacı olduğuna herkes hemfikir? Beklemenin bir izahı? Kürtlerin yararına olan her ne varsa askıdan indirmeli, halkın hizmetine sunmalı. Umarım ve dilerim karanlığın el çektiğini ve güneşin doğduğunu göreceğiz …

PERİHAN YOĞURTÇU –