Gurur veren Kürt tarihi/ Şoreş Reşî

 

Binlerce yıllık, köklü, derin, renkli ve kahramanlık dolu Kürt tarihinin ortaya çıkmasından inkarcıların adeta ödleri kopuyor; bunun ortaya çıkmaması ve Kürtler tarafından bilince çıkarılmaması için her türlü yola başvurmaktan kaçınmıyorlar. Bunun ucunda katliam, soykırım, insanlık suçu da olsa yapmaktan geri durmuyorlar. Kürt tarihi bunun örnekleri ile doludur. Kısacası, inkarcılar bunu kendileri için bir varlık yokluk meselesi olarak görüyor.

 

Biz Kürtlerin çoğunluğu, aydın ve tarihçilerinin büyük bir kısmı da içinde olmak kaydı ile maalesef kendi tarihimizden haberimiz yok. Bunu suçlamak için değil, bir realite olarak yazıyorum. Tarihi gerçekler önlerine konulmaya çalışıldığında buna inanmaz, burun kıvırır ve içten içe ‘bu masalları başkasına anlat’ derler. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Kürt tarihi çok köklü, buna inanmak lazım, bunu bilenlerin gurur duyması, bilmeyenlerin de acilen öğrenmesi gerekir.

 

Bu köklülüğe bir örnek olarak bu yazıda Çuğreşî/Çuxreşîleri konu alacağız. Halep ve Efrîn yakınlarındaki Alallah bölgesinde çıkarılan taşların üzerindeki yazılarda, Hurriler, kendi dilleri ile kendileri ile ilgili önemli bilgiler verir. Bu bilgiler arasında öne çıkanlar, bölgede yaşayan Huri aşiretleri ve bunların içinde olan Çuxreşîler gelir. Bu yazı MÖ 1650 yılına tarihlendiriliyor. Yani 3669 yıl öncesine uzanan bir tarih dilimi. Peki bu zaman bir ulus ve onun bir aşireti için az bir zaman mı? Kesinlikle değil, çoğu ulus kendi tarihinin bin yıl öncesini bilmez veya ispatlayamaz ama biz dört bin yıla yakın bir zamandan bahsediyoruz.

 

Kelime olarak Çuxreşî, Kürtçe orjinlidir. Çux: bez, çaput veya kumaş anlamına gelirken; reşî de siyah manasındadır. Reşî’ye bazen kahraman, cesur, savaşçı anlamı yükleyenler de az değil. Kısaca bu kelimenin manasını giysileri siyah olanlar veya siyah elbiseliler olarak çevirmek mümkün. Kürt dünyasında buna benzer çok kelimenin de olduğunu eklemek lazım. Örneğin: Kumreşan (siyah şapkalılar), Qotreşan (Siyah kafalılar), Ebareşan (siyah palerinliler) gibi. Kürtler gibi koyun ve keçiler ile geçimini sağlayan bir halk ve onların tüylerinden kendilerine giysi yapanların bu isimle anılmalarında yadsınacak bir durum yok.

 

İşin ilginç ve gurur verici yanı ise bu aşiretin bugün de aynı isim ile yaşıyor olması! Binlerce yıl kendi ismi, dili, dini ve kültürü ile yaşamın ve onda ısrarın harûkulade birşey olduğunu söylemek gerekir! Günümüzde, bu aşiret iki değişik coğrafyada yaşıyor. Bunlar Maraş ve Rusya’nın Grasnadar şehri!

 

Ermenistan’daki Çuxreşîler’in oraya göç etmek zorunda kalışı da bu ısrarın bir sonucu elbette. Oradaki Çuxreşîler, Elegez mıntıkasındaki Camuşwan köyü ile Ararat düzlüğü ve Tiflis’te yaşarlar. Buradakilerin Êzîdî olması ilginç. Bunun dışında öne çıkan bazı özellikleri de şöyle: Özgür yaşamı sevmeleri, kültürlerini iyi bir şekilde koruyor olmaları, sert mizaçlı ama mert olmaları ile diğer aşiretlere karışmamalarıdır.

 

Maraş’ta ise Çuxreşî hem aşiret hem de ocak ismidir. Aşiret olarak Sinemilli’lere bağlı olarak gösterilmesi doğru değil; bunun tersi doğrudur. Osmanlı dönemindeki bir diğer isimleri de ‘Sersor’ yani Qızılbaştır (Alevi). Sersor dervişleri siyah eba giyer ve felsefeleri 4 kapı (su, toprak, hava ve ateş) ile 40 makamdır… Maraş’ta bu isimde bir köy de var. Bunun dışında Pazarcık, Cerid (Cuxreşan, Sare, Maciran), Elbistan’a bağlı 22 tane (Di Kopan, İlane, Dondıkan, Xıdıran, Topalan, Pulane Jor, Jer ve bz) Çuxreş köyü bulunmakta ve hepsi Qızılbaştır.

 

Bir görüşe göre Çuxreşî, Reşî, Ankosî, Denî ve Pivazî aşiret ve aşiret federasyonlarının toplamının Xaltî ve Çuxreşîlerin müslüman olanlarının Qereçorlu/Qereçoğlu olarak adlandırılmasıdır. Araştırılması gereken bir görüş ama en eski isimlerinin Çuxreşî olduğuna şüphe yok; diğerleri, şayet doğruysa sonradan alındığı söylenebilinir.

 

Tarihin babası Heredotos’un dediği gibi Kürtler asil bir halk ve tarihleri binlerce yıl öncesine uzanır. Sadece bir aşiret tarihinin bile binlerce yıla uzanması bunun bir ispatı, tabi ki övünülecek bir durum. Bütün Kürtlerin bu tarihi mirasa sırtlarını dayayarak gururlanması ve bu kardar sağlam bir geçmişi olanların sağlam gelecek yaratacaklarından kimsenin kuşku duymaması gerekmektedir.

Yazı daha önce Yeni Özgür Politika’da yayınlandı.