Değerli arkadaşım H. Mehmet Bozdağ’a cezaevine mektup yazdım. Kendisi, uzunca 4 sayfa cevap göndermiş ve sayfa sayfa köşemde yayınlamaya karar verdim.
Parçalılık kaybettirir, yan yana olma kazandırır. Bunun için demokratik ittifak önemli. Ne küresel sermaye , ne ulusal statükocular , yaşanan çağda çözüm gücü olmayacalarını pratik gösterdi.çözüm , ekolojik, demokratik , eşitlikçi, özgürlükçü muhalefettir. Tüm dünya içine düştüğü krizi, koronavirüsle perdeleme çabasındadır, kimisi baskıcı yöntemlerle liberalizmin iflasının yerine oturtabileceği rejimi orta çıkarmaya çalışıyor. Kiyamete gitmek istemiyor isek önümüzde acil olarak kendini dayatan ‘’ekolojik ve tarih bilincimizi’’ geliştirip pratikleştirmeliyiz, ekolojik bilinç en temel mücadele alanıdır. Toplumsal bilinöle bütünleştirilmeli, duyarsızlığımız Hasankeyf, Kazdağları, Munzur Akkuyu için ormansızlaştırma için, nehirlerimiz için özelleştiride bulunmalıyız. Denizlerimiz için ( dünyanın başka bir ucunda da olasa bize / bizim mirasımızdır) harekete geçilmeli, sorunları bütünlüklü görmek , refleks göstermek. Tüm dünyada değişim rüzgarları çok güçlü esiyor. Ortadoğudaki esinti, ilklerin coğrafyasında yeni bir ilki çıkarmasını engellemek için yoğun bir saldırı altındadır. Bunun yanında ’’sarı yelekliler’’ Ayağa kalk hareketi’’ ‘’Nefes alamıyorum hareketi’’ partileri aşan toplumsal bilinç arayışı. Hepimiz biliyoruzki, aşamıyanlar , aşılır, umut saçıyorlar arayışla umudu büyütüyorlar.
Sevgili Ahmet, AKP-MHP ittifakını biliyor ve tanıyorum, ama CHP demokrasi ittifakını engelliyor. Dağınık kaldıkça halk “ ehveni şer” diyerek CHP yöneliyor. İktidar olma hedefi vizyonu yok, AKP ile danışıklı dövüş sürüyor gibime geliyor. Acı olan uzun süre HDP de durumu idare etmeciliği oynadı. Son günlerde silkelenmiş görünüyor. Halkla daha çok buluşması gerekiyor. Tüm STÖ leri ile çevrelerle , partilerle demokrasi ittifakını kurmalıdır. Toplumun alternatif gücü olduğunu, projeleri ile gösterebilmelidir. Kadınların , gençlerin , ötekilerin , engellilerin, ekolojistleri, hayvanseverleri, inanç sahiplerinin kürdün, türkün, yaşlının, aydının partisi olduğunu ve yan yana yürüyebilmelidir. Yaratılan korku imparatorluğun yerine , cesareti, umudu, sevgiyi ortaklaşma duygusunu tartışmalı. İyi bilirsinki, bir ortama girdiğinde gülerek coşkuyla günaydın de, karşıdakide gülerek , coşkuyla cevap verir, esnersen esner. Demeki duygular bulaşıcıdır, önce sen umut ver, cesur, sevgiyle dolu olacaksın, bir bakmışsınki kelebek etkisi ”Bugün Pekinde kanatlarını çırpan bir kelebeğin havada oluşturduğu dalgaların gelecek ay Newyork’ta fırtınaya dönüşmesi”. Tamda burada, kaos dönemlerinin en önemli özelliği de, girdiklerinde küçük küçük farkların, çıktıklarında yerini akıl almaz büyüklükteki farklara bırakabilmesidir. Hiç kimse süpermen değildir, bizler sade bireyleriz. Bilinçli ama sorumluluğunun en üst seviyede yapabileceklerimiz çok ciddi değişimlere yol açacaktır. İnancın umudun karşısında durabilecek bir güç yoktur. Bu yaşanıır bir dünya derdi olan hepimiz için geçerlidir. Unutulmaması gereken, maddi yoksuluk kötüdür ama ruhsal yoksullukla birleşirse ise öldürür.