İsveçte yayınlanana ’Språk/Dil’ dergisinin beşinci sayısında prof Jenny Larsson, Hind-avrupa dil grubu üzerindeki son araştırmalar ile ilgili ilginç bir yazı kaleme almış. Jens Magnusson da bu durmu bir harita ile anlatmaya çalışmış.
Larsson’un aktarımlarına göre, son dil araştırmalarının sonuçları insan kemikleri üzerinde yapılan DNA testlerinin sonuçları ile ortaya çıkmış! Bu yeni bir yöntem ve Hint-avrupa grubundaki insanların dağılımını ıspatlıyor. Sonuca göre, bu dil grubunu konuşan insanlar, Karadeniz ve Hazar Denizinin kuzeyinden (KHD) dünyanın birçok bölgesine dağılmıştır. Bunu daha önce ’Ariler’ üzerinde yapılan tarihi araştırmalar da ortaya çıkarmış; birçok tarihçi bu konuda kitaplar yazmış ve tezler hazırlamıştı. Yeni DNA testi araştırması da bunu birkez daha teyid ediyor.
Haritada da görüleceği üzere bu dağılım şu şekilde gerçekleşmiştir: KHD bölgesinden halk iki gruba ayrılır: Batıya dağılan ilk kol; Romanya, Polanya, Danimarka üzeri İsveç e; ikinci bir kol da; Mecaristan, Almanya, Holland yolu ile İngiltereye, bundan kopan bir kolda İtayaya gider. Bir başka kol da Bulgaristan üzeri Yunanistana gider. Doğu yönüne gidenler de iki yol alır: ilk kol Orta Asya içlerine giderken diğeri de Kafkaslar üzeri Kürdistan ve Anadoluya gider. Labaratuarlarda tahlil edilen kemiklerin sonuçları bu dağılmayı ıspatlarken, bu aynı zamanda Hint-avrupa dil grubunun da iskeletini ortaya çıkarır.
Araştırma, Hind-avrupa dil grubunun birlikteliğini şüphe bırakmayacak derecede ıspatlamıştır. Dilin kaynağını bulmak için: ’Gramatiği, cümle yapısı ve kelimelerin aynılığı’ incelenmiştir. Bu metod daha öncede insanların biyolojileri üzerinde kullanılırdı. Arşatırma sonuçları aynı grupta olan insanların tarihi göçünün 5-10.000 yıl arası meydana geldiğini ortaya çıkarmıştır. Aynı zamanda Avrupa da iki büyük göçün olduğunu da ortaya çıkarmıştır. Birincisi: Ön Doğuavrupa da ki ilk çiftcilik dönemine denk gelmetedir. İkincisi: KHD çöl/steplerden ve doğu Hazardan Avrupa ya olmuştur. Bu kültüre de ’Aşiret Kültürü’ denilmektedir ki bu insanlar hayvanlar ile geçimini sağlamakta idi.
Arkeologlar önceden neolotik ve taş dönemindeki ’yuvarlak seramik’ lerin büyük bir alana yayıldığını ve bunların birçok ortak noktasının olduğunu biliyordu. Seramik yapımı, şekilleri, teknikleri, kullandıkları savaş baltaları ve mezarlar o kültürün ortak yanları idi. Araştırmacılar bu seramiklerin ilk defa nerede yapıldığı üzerinde anlaşamıyordu. Bazıları: ’Bunlar Almanya’nın güneyinden’, sonradan bu ’doğu’ oldu, bazıları da ’Polanya ve doğudaki çölerden’ olduğunu iddia etti. Ama şimdi DNA testleri ile ortaya çıktı ki bu ilk defa steplerden Avrupa içlerine ve kuzeyine dağılmış.
İnsan hücreleri ve genleri üzerinde yapılan araştırmalar, doğudan batıya süren bu göçün nezaman ve nekadar zaman aldığını; Avrupa’nın içindeki gidip gelmelerin oluğunu ıspatlıyor. Ama bir gerçekte varki bugün konuştuğumuz dil genler üzerinden tespit edilemiyor. Ama Hind-avrupa topluluklarının üzerinde en çok konuştukları konulardan biri: ’çitçilik’, ikincisi de, ’çiftcilik ile ilgili bağlantılı olan herşey’. Örneğin:
İsveççe Greki Latîn Sanskrit Kürtçe
Åker (å=o) agros ager ajras zevî (tarla)
Årder arotron arêtrum — nir (pulluk)
Ärjade(ä=ê) — arära — êrg (toprak sürmek)
Bu konunun öncelikle Kürtçenin lehçeleri arasında araştırılmasının daha doğru sonuçlar ortaya çıkaracağına inanıyorum, bunu dilbilenlere bırakıyorum.
Çiftçilik dışında, acısüt, yağ, sağma ve tahmin edebilinirki eskiden insanlar; koyun, çobanlık, at ile alakadar idi; bu kelimeler üzerinde de tartışabilinir. Bunun yanında yün, yüneğrime, terbiye etme, teşi ile eğrime, örme ,at, tay ve evcilleştirme kelimelerini de araştırarak bir sonuca ulaşabiliriz. Çünkü MÖ 3000 yıl önce KHD de evcilleştirilmiş atlar bulunurdu. At kelimesi çok eski ve bütün Hint-avrupa dillerinde mevcut:
Ok zugon iugum yugam qoşkirin (at bağlama)
Häst — equus aşvas hesp (at)
Joar — — — suwar (binici)
Mus mus mus muş mişk (fare)
For — ovis avis mî (koyun)
Ko — — — ga (öküz)
Ull/karda — lena — herî (yün)
At arabası, teker ve onlar ile alakalı şeyler üzerinde de araştırma yapılmış ve bu isimler coğrafik olarak birbirinden uzak olan diller arasında da bulunmuştur:
Hjul kuklos — cakra teker,xirxal
Hund kuên canis şva-e kuçik-se
Öga — oculus akşî çav
Öra — auris — guh
Nesa — neris nêsê poz-biliv
Moder — meter mêtar dayik
Diller, kat be kat araştırılınca, nekadar uzak veya yakın olduklarını, aralarındaki zaman farkı ve birçok kelime kökü araştırıldığında onların neolotik kültür ile yakınlığını rahatlıkla görülür.
Dilin geriye dönülerek yeniden yapılandırılması, yukarıda verdiğimiz örnekler dahilinde bu steplerde yaşayan insanların birbirine yakın bir dil kullandığını ortaya koyuyor. Dağılma ile beraber önce diyalektler sonra da değişik diller ortaya çıktı. Bütün ıspatlar işaret ediyorki 5000-4500 yıl önce KHD den batıya ve doğuya bir göç yaşanmış ve bu yolla diller birbirinden ayrılmıştır.
Şoreş REŞÎ