Kurmancîde yazım kalitesi /Şoreş Reşî

aHepimiz Kürtçe yazın için ’daha emekleme dönemindedir’ diyoruz, olabilir. Çünkü, Kürt dili egemenler taradından yasaklanmış, statüsüz bırakılmış, eğitim dili olmamış, boğdurulması için devletler her türlü çaba içerisinde iken kendisini sahipleyen kurumları zayıf veya istenilen düzeyde değil. Bunun kaynağındaki esas neden egemenlerin baskılarıdır desek doğrudur. Bunun yanında birçok Kürt kurumu, yayınevi ve yazarı da mevcut ama şuan, herkes ne tutturabiliyorsa yazıyor, basımını yapıyor ve dağıtıyor. Bu durum bir kalite düşüklüğünü beraberinde getirirken daha net bir ayrışma dönemine de henüz girilmemiş. Özellikle de yayınevleri ve yazarlar seri bir kitap üretimi içinde. Bunları kontrol edecek ulusal bir kurumumuzun ve bir eleştirmen otoritesinin de olmayışı işin tuzu-biberi olmuş vaziyette.

On/yirmi sene öncesine oranla Kürtçe yayınlanan kitap sayısında gözle görülür bir artışın olduğunu söylemek mümkün. Elimde bu konuda kesin bir istatistik yok ama yılda 300 Kürtçe kitabın yayınlandığını duydum. Bu olumlu gelişme beraberinde birçok olumsuz noktayı da getirmiştir: Bir kitabın kapak, cilt, kağıt ve basım kalitesinden tutalım da; redaksiyonundaki hatalar, içeriği ve dilindeki bir sürü eksiklik ile yayınlanıyor olması istenilen bir durum değil. Ama bu çerçevede yayınlanmış binlerce kitabı piyasada bulmak mümkün. Bu durum Kurmancî yazılan kitapların kalitesini düşürürken, yazar işin kolayına kaçabilirken, okur alanında da bir hayal kırıklığına ve okumama eğilimini güçlendirmektedir.

Serbest düşünce pazarında kitapların önceden bir onaydan geçmesi doğru bir tutum değil, ama emekleme dönemindeki Kurmancî yazımı için zahmetli ve pahalı olmasına rağmen belki geçici bir çözüm olabilir. Bundan daha pratik ve doğal olanı ise yayınevlerinin çıkacak kitapları bir redaksiyon komitesinden onayında geçirmesinden sonra yayınlamasıdır. En mantıklı yöntem budur ama çoğu yayınevlerimizin bu maddi imkanı yok; olanların da belli bir kaliteyi yakaladığını söylemek mümkün… Bir başka kontrol mekanizması da okurdur. Okurun kitabı eleştirmesi, bunu yazarına veya yayınevine iletmesi de bir baskı yaratacaktır. Bu nedenle yazar ve yayınevi işin kolayına kaçmayacak, yüz defa ölçüp bir kere kesecektir. Kürtçe okur, okuduğunu sorgulama, eleştirme ve yazarına iletmede zayıftır. Böyle oluncada yazım kalitesi çok düşmektedir.

Sosyal medyada, bazı ünlü şahıs ve yazarın, kalitesi çok düşük bir kitap için bile sayfalarca methiye makaleleri yazdığına şahid oldum. Neden böyle yapıldığını anlamış değilim ama Kürtçe yazına kötülük yapıldığının bilinmesi gerekir. Hem içerik hem de dil konusunda sakat olan ürünlere fazlasından değer vermek, edebiyatımızın gelişmesine yardımcı olmayacaktır.

Şüphesiz, yazımdan birinci derecede yazarın kendisi sorumludur. Yazarlarımızın bu konuda daha dikkatli davranması, fazla emek vermesi, kalitesi düşük kitap yayınlamatan kaçınması önemlidir. Kalitesiz bir kitabın yayınlanması, engelli doğan bir bebeğe benzer ve düzeltilmesi olanaksızdır. Bunun için Şahname’yi 20 yılda tamamlayan yazarını örnek almalarını ve yazıma verilen emeğin, tarih boyunca kaybolmayacağını, toprak altındaki bir altın gibi kalacağının kulaklarımıza küpe olması gerekir.

Çok önemli bir hususta eleştirmen otoritesinden yoksun olan bir dilimizin ve kültürümüzün olmasıdır. Kuşkusuz bu otoritede belli bir seviyeden sonra ortaya çıkar; bu konuda yeterli kapasitede aydınımızın olduğunu biliyorum ama biraz daha cesaret sahibi olmalarını, gelecek eleştirilerin onların kalitesini artıracağını söyleyebilirim. Bu konu ile ilgilenecek, kendisini geliştirecek, yazacak bir kişinin okurdan ve yazım çevresinden büyük bir destek alacağını bilmesi, gerekir. Ayrıca Kurmancî yazın kalitemizin gelişmesine büyük bir katkı sunacaktır.

Profesyonel yazarlarımızın, yani yazı ile geçimini sağlayan ve sadece bu işle meşgul olanların yokluğu da yazım kalitesini düşüren önemli bir neden. Bu da, Kurmancî yazımın uluslararası alanda bir seviye yakalamamasının en büyük nedenlerinden bir tanesidir.