Kürtleri DAİŞ’e itmek/ Şoreş Reşî!

Facebook’ta Paylaş Twitter ve Instagram’da Paylaş

 

 

Kürt yurdunu bölen, onları köleliğe mahkum eden, üzerinde yapılan her türlü ölüm ve katliama göz yumman, sessiz kalan Batılı ülkeler. Tarihte bu biliniyor; özellikle de İngiltere, Fransa ve Amerika bu işin merkezinde… Almanya ve Rusya da kenarında…

 

Kürtlerin özgürlük hayalleri de biliniyor… Ülkeleri masa üzerindeki haritadan bölündüğünden bu yana kesintisiz bir özgürlük mücadelesi içindeler. Bunun için yüzbinlerce güzel evlatlarını verdiler, malları, mülkleri ve kültürleri talan edildi. Halepçe, Qeladizê, Dersim, Şengal, Efrîn gibi yerlerde toplu kıyımlara maruz kaldılar. Ama dünyayı hakimiyetine tutanların kılı bile kıpırdamadı. Onlar için önemli olan çıkarları ve cepleriydi. Kendi çocukları bal, çikolata, havyar, pasta yesin; diğer ulusların çocukları ölse de gam yemezler. Bir iki tatlı söz, bir iki açıklama ve kınama ama gizli kanallardan ilişkiler daha sağlam devam eder ve suçlunun vereceği pastadan pay kapmaya çalışırlar. Bilmedikleri o ki ne pahasına olursa olsun Kürtler hayallerinden asla vazgeçmeyecekler!

 

Kürtler saf, temiz kalpli, vicdanlı, varını başkasıyla paylaşmaya her zaman hazır bir halk; Kürt olduğum için bunu yazmıyorum, tarihi pratikler bunu ispatlar. Bunun nedeni de eski dinlerinden kaynaklanmakta. Eski dinlerine göre gerçek tanrı insanın kendisidir; yani insana güvenir, inanır, kıblesi insandır. İşte bu görüş, onların genlerine işlemiştir ve hala değişmemiştir. Düşmanı da olsa zorda olanın yardımına koşar, çocuğunun boğazındaki lokmayı ona verir ama kendisi aç yaşar. İşte Kürt dünyası, vicdanı ve kültürünün özü budur. Halbuki zayıf olan düşmanına bir tekme vursa o da devlet, pasaport, kimlik, dünyanın sahte kurumlarında söz sahibi olacaktır ama yapamıyor işte! Kürtlerin bugün müslüman olduklarına bakmayın siz, onların genlerindeki din yukarıda söylediğimdir.

 

Çoğunluğu son dinlerini özümsemiş gibi gözüküyor ama ilk fırsatında bundan vazgeçebilecek durumdadır. İşte bu nedenledir ki bazıları DAİŞ denen belayı büyüttüklerinde Kürtler derhal karşı tutum aldı. DAİŞ’i yönetenlerin veya yönetenleri yönlendirenler, Kürtlere karşı cephe açması, bir tek düşmanları Kürtlermiş gibi hareket etmesini onlardan istemesi onların sonlarını getirdi. Oysa bunun tersi de olabilirdi, yani Kürtlere sempatili bir DAİŞ de olabilirdi… Kürtler onbinlerce kahraman evladını vererek, tarihi destanlar yazarak insanlığı bu beladan şimdilik kurtardı. Kurtardıktan hemen sonra, açlar ordusu Kürtlere tekrar yavaş yavaş sırtını döndü ve Kürtleri kurtların ağzına tekrar atmaya başladılar. Bu bir taktik mi veya uzun bir planın sahte yüzü mü? Bilemiyoruz ama şimdilik görünen o ki Kürtler onların ceplerini doldurmayacak ve daha karlı olanların Kürtleri boğmasına, hayallerini yok etmesine, kadın ve kızlarını pazarda satmasına izin verecekler gibi. Mümkün mü? Kürtler belki son kahramanına kadar direnecek ama insanlığı yok eden silahlara karşıda fazla şanslı olmadıkları için mümkün.

 

Dünyanın asil ve kahraman halkı Kürtler ne yapsın? Şimdiye kadar:

 

Amerika’ya umut bağladılar ama onlar, 1975’te rahmetli Barzani’yi sürgünde öldürdüler; 1988’de Halepçe’yi yaşattılar, 2017’de Güney Kürdistan referandumunda Heşti Şabi’yi Kürtlerin üzerine saldılar ve 2019’da Rojava’da Kürtleri verdiği sözü tutmadı…

 

Rusya’ya umut bağladılar ama onlar, 1947’de Mahabad’ın yıkılmasına sebep oldular; 1999’da sayın Öcalan’ı altı milyar dollar karşılığında, kendi iradelerini de çiğneyerek teslim ettiler; 2018’de Efrîn’i çetelere hediye ederek insanlığın gözü önünde utanmadan buranın demografisini değiştirdiler ve 2019’da Rojava’nın kapılarını işgalcilere açarak yeniden Kürtlerin kanına girdiler…

 

Avrupa’ya umut bağladılar ama onlar, 1923’te Lozan’da ülkelerini böldüler; 1992’de Şerefkendi ve arkadaşlarını öldürmelerine izin verdiler; 1998’de sayın Öcalan’ı davet edip kendi elleriyle Türkiye’ye teslim ettiler; Devletlerin terörünü görmeden, mazlum Kürtleri terör listelerine aldılar ve 2019’da birkaç mülteci gelecek korkusuyla Kürtlerin katline göz yumdular…

 

Peki, sizce Kürtler kime güvensin veya kim onlara özgürlük umudunu nerede arasınlar?

 

Kürtlerin özgürlük hayallerini boğanlar Kürtlere tek ve korkunç bir yol bırakıyor! O da Kürtlerin hiç istemedikleri bir anlayış ile işbirliği yapmalarına zorla itilmesidir!

 

Kürtlerin özü kesinlikle bugünkü DAİŞ anlayış ve pratiğinin karşıtlığıdır. Peki bunun daha insani bir akımı gelişemez mi? Kürtler, DAİŞ Musul’u aldığında işbirliği yapıp, onları kötü pratikten uzaklaştırmış olsaydı ne olurdu? Belki onları insanlık dışı pratikten uzaklaştırmak zordu ama bundan sonra pratiği aynı olmayan gelişebilecek böylesi bir hareket içinde Kürtler de yer alsalar ne olur? 50 milyonluk savaşçı, kahraman bir gücün, gözü kapalı ölüme giden bir güç ile işbirliğini düşünün!? En azından şu olur: Batı dünyasından bütün umutlarını kesen, hatta kin besleyen, yürekleri vatan hayali ile atan gençler nasıl bir yola girecek? Onlar için DAİŞ benzeri radikal bir örgüt umut kapısı olmayacak mı? Kürtler içinde filizlenen bu akım güçlenmeyecek mi? Taliban önünde diz çökenler o zaman ne yapacak?

 

Özgürlük hayalleri tamamıyla bastırılmış Kürt gençlerinin yeni arayışlara gireceklerine, yeni ve acımasız örgütler yaratacaklarından kimsenin kuşkusu olmasın. Ve en korkuncu da kontrol edilemeyecek kadar delirirlerse ne olacak? Bunun da tek sorumlusu onları buna iten Batı ve onların çıkarcı ruhu olacaktır.

 

Kısacası, Kürtler DAİŞ gibi insanlık düşmanı bir oluşumla işbirliği yapmayacaklardır ama öfkelidir! Başka bir versiyonu ile işbirliği potansiyeli her zaman mevcuttur…

Yazı daha önce Yeni Özgür Politika’da yayınlandı.