Kürtlerin ‘Kara Kutusu’ Xorasan / Şoreş Reşî

Bilindiği üzere Xorasan bölgesi üzerinde hegemonist devletler tarafından yapılan çok planlı bazı spekülasyonlar var. Bunları bazen bu köşede sizinle paylaşmaya çalışacağım. Kelîme olarak kürtçe de; ‘Xorasan’, türkçe de ise Horasan diye yazılır. Kürtçe orjinli bir kelimedir. ‘Xor’, güney kürtçesinde güneş, ‘san’ da yer anlamındadır. Güneşin yeri veya doğduğu yer manasına gelir. Örneğin, doğu Kürdistanlılar Rojava için ‘Xorava’ derler. Bazı türk yazar ve tarihçileri ‘Türk yurdur’ dese de işin tezatı isimlendirmesinin bile Kürtçe oluşudur… Buradan çok anlam çıkarılabilinir ama en önemlisi ilk yerleşenlerinin, isim verenlerinin Kürtler/Ariler olmasıdır. Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre de anlamı: “Kiremit ve tuğla tozlarından kireç ve su ile karışmasından oluşan harç” veya “Normal olmayan” dır.

Neden böyle bir ad verilmiş? İki şekilde yorumlanabilir. Bir, güneşin çok yakıcı olmasından. 2003 yılında orada iken, soğuk bir geceden sonra, havanın ısınması ile biraz uyuklamıştım. Saat onbir sıralarında uyandığımda açıkta kalan yüz, ense, el ve kollarımin fırından çıkmış gibi kavrulduğunu gördüm. Xorasan ismi bu yakıcı güneşten ismini almış olabilir. İkinci ve en kuvvetli ihtimal de, güneşin kutsallığına inanan Ari halklarının (Kürt, Beluc, Tacik vd.) bu bölgede yaşamış olması ve peygamberleri olan Zerdüştün bu dağlarda yaşadığına dair kanıtlardır. Zerdüşt burada güneşe ibadet eder ve dinini yaymaya çalışırken, sene de bir kere de büyük bir panayır düzenlenirmiş… Bana göre Kürtlerin ataları olan ‘H/Xori’ lerin ismi de buradan geliyor.

Xorasan coğrafik olarak Afganistan, Turkmenistan ve İran arasındaki alanın adıdır. Eskiden Afanistan da bu alanın ve ismin içine girerdi. Güneyden İran ın ‘Deşti kevır’ (Kürtçe: taşlı ova) ovasından başlar, batıda Hazar Denizine kadar gider ve kuzeyde de Türkmenistan ile Afganistan da buluşan Elbruz sıradağlarının birleştiği alandır. Dağlık ve kuraktır; yazları sıcak kışları ise soğuktur ve tarıma elverişli toprakları çok azdır. Dar vadilerde bağcılık yapılır ve ağaç yetiştirilir.

Bildiğimiz gibi bir de Erzurum’un bir ilçesi olan Horasan vardır. Atatürk Üniversitesi nin araştırmasına göre ilçenin eski ismi: “Üskühat” ve “İran Horasanı’ndan gelen Türk topluluklar Horasan isimin vererek yerleşirler” diyor. Atatürk Ünversitesinin araştırma yapanlarına sormak lazım, madem gelenler Türk idi neden bir türkçe isim vermediler de Kürtçe isim verdiler? Buna benzer soruların yanıtını ileride bazı aralıklarla da olsa bu köşeden vermeye çalışacağım.

Şimdi Xorasan da iki milyona yakın Kürt yaşıyor. Bunların oraya en son gidiş tarihi 1593. Asimilasyoncu politikalar yüzünden Kürt köylerinin arasına bazı türkmen, tat ve fars köyleri yerleştirilmiş. Ama Xorasan dağlarından hala Kürtçe şarkılar yankılanmakta ve Kürt dili günlük yaşamda kullanılmaktadır.

Bölgede 120 yakın Kurmanci konuşan aşiret var, bu aşiretlerin isimleri ile Orta Anadolu, Efrin, Kobani, Maraş, Dilok, Semsur, Meleti, Dersim, Qers, Ermenistan, Azerbeycan, Gilan da yaşayanlar île aynı. Osmanlı ve safevi imparatorlukların anlaşmaları sonucu aşiretler parçalanarak bu bölgelere dağıtılmışlardır. Xorasan’nın Aşxane, Bojnurd, Qoçan, Şirvan, Oxaz, Kelat, Çınaran gibi şehirlerinin geneli ile Sebzıwar ve eyaletin başkenti olan Meşhed te önemli bir Kürt nufüsu mevcut. Bunun yanında 1600 Kürt köyü bulunmaktadır.

Orada yaşayan Kürtlerin geçim kaynağı hayvancılık ama bunu besleyen kaynaklardan hemen hemen yoksun. Çünkü çok kurak bir bölge. Bunun yanında suyun olduğu bölgelerde pirinç, buğday ve arpa ekimi yapılıyor. Bu nedenle orada yaşayan halkımız çok fakir. Devletin özel polıtıkaları da bu fakirliği derinleştiriyor ve insanlar büyük metropollere göçetmek zorunda kalıyor. Bir diğer özel politika da uyuşturcu maddelerin serbest dolaşımıdır. Bazı yerlerde bütün bir köyün müptela olduğunu görmek mümkün.

Dışarı ve Kürtler ile ilişkileri çok sınırlı olan bölgeyi ‘Kürtlerin kara kutusu’ olarak adlandırdığım Xorasan da, sözlü kültür çok gelişkin olmasına rağmen siyasi kültür çok geri. Bunun nedeni kapalı kalması, devletin asimilasyoncu yaklaşımı, yasakları ile anakaradaki Kürtler ile ilişkilerinin çok sınırlı olmasına bağlayabiliriz. Son yıllarda bu konuda önemli gelişmelerin de olduğunu söylemek lazım.

Şoreş REŞİ

2018.10.12