NEWROZ / ŞOREŞ REŞÎ

21 Mart Kürtlerin yeni yıl ve ulusal bayramıdır. Komşu halklarımız da kutlar ama Kürtlerden etkilenmişlerdir, Newroz bir Kürt bayramıdır! Büyük ulusların, tarihe mühür vuranların kendilerine has yeni yılları, bayramları ve özel günleri olur; işte dünyanın sayılı köklü uluslarından biri de Kürtler’dir. Bu nedenle kendilerine ait bir yeni yılları var.

 

Ayrıca Newrozu en güzel Kürtler kutlar! Evlerini baştan aşağı temizlerler, en iyi elbiselerini giyerler, kutlanacağı yeri seçerler, ateş yakar ve üzerinden atlayarak günahlarından arındıklarına inanırlar. O gün, herkesin yüzünde bir mutluluk, gözlerinde bir canlılık, tarihleri gurur duyar ve başları dik olur. Buna karşın, yaşadıkları parçanın egemenlerinin o gün dizleri titrer, belli etmemeye çalışsalar da günün onlar için bir kabusa dönüşmemesi çabası içinde olurlar.

 

Çünkü 1980’den sonraki Kürt ulusal mücadalesi, Newrozu gerçek ruhu ile bütün Kürtlere kabul ettirirken, verdiği ağır bedeller ile düşmanlarına bu konuda geri adım attırmış, onlara ulusal bayramlarını istemedikleri halde kabul ettirmiştir. İlk yıllardaki direnişçi Newroz kutlamaları sadece Kuzey Kürdistan da görülürken, bugün Kürtlerin yaşadığı her alana yayılmıştır. Yani Kürt Özgürlük Hareketi (KÖH) Newrozu gerçek direniş ruhuyla buluşturmuş bunu dosta düşmana kabul ettirmiştir. Bu olgu KÖH’nin başardığı önemli ulusal dönemeçlerinden biridir. Peki nedir bu gerçek ruh?

 

Newroz’un ortaya çıkış nedeni ve tarihi konusunda değişik görüşler mevcut ama kabul gören görüş; Kürdistan’ın başkaları tarafından işgal edilmesinden sonra, gerek işbirlikçi Kürtler gerekse işgalcilerin kendileri tarafından yönetilmeye başlaması ile beraber Kürtler üzerinde büyük bir zulüm yaşatılmıştır. Tarihçiler bunu (Azi) Dehaq’ın zulmü olarak yansıtır. Destana göre, Dehaq’ın omuzlarından çıkan yılanların tedavisi için günde iki gencin beyni gerekmektedir. Çocukları elinden alınan Demirci Kawa son oğlunu kurban vermemek için kralın karşısına çıkar ve elindeki gürzü ile onu öldürür. Bunu duyan insanlar ateş yakarak bayram ederler ve o güne, yeni gün anlamında Newroz ismi verilir. Bu söylence biraz abartılı gözüksede gerçek olan Kürtler’in esaret altına alındığı, katı bir zulüm cenderesinden geçirildiği, insanların öldürüldüğü, vergilerin çekilmez olduğu ve yaşamlarının zindana çevrildiğidir. İşte bu zulümden kurtuluş günü Newroz’un gerçek ruhudur.

 

Günümüzde de Kürtler üzerinde yaşatılan zulüm tarihtekinden geri kalmaz; bundan kurtulmak için uzun soluklu bir mücadele, birlik ve yenilmez bir ruh gereklidir. Özgürlük için Newroz’a yenilmez ruhu aşılanmıştır ve artık bir direniş noktasıdır. Bununla Kürtler direnme ruhunu daha fazla bilinçlerine aşılıyor ve Newroz bir özgürlük dinamosuna dönüştürülmüştür. Bu ruh, Kürtler arasında büyük oranda ortaya çıkmıştır ama bunun biraz daha derinleştirilmesi gerekmektedir.

 

Derinleştirilmesinden kasıt; Newroz ruhunun ulusal kılcal damarlara kadar inmesidir. 1980 direnişlerini yaşayanlar ve bedel verenler Newroz’u büyük bir coşku ile kutlarken bunu yaşamayanlarda bu ruhun verdiği heyecanın yetersizliğidir. Özelliklede Avrupa’da yaşayan Kürtlerin çocukları büyükleri gibi o gün heyecan duymuyor. Bu bir problemdir! Avrupa’daki çocukların Noel ve Yeni Yıl bayramlarında yaşadığı heyecan, aşk ve isteğin Newroz’da yaşanmaması elbette bizlerin hatası. Çünkü Avrupalılar bayramlarını cazipleştirirken bizimkiler fazla çekici değil. İşte bu nokta için bundan sonra yapılması gereken bazı açılımlar gerekiyor.

 

Bir diğer handikapımızda ortak bayramlarımızın çok az olmasıdır. Bu nedenle Newroz’a daha fazla yüklenmeli ve cazip kılınmalıdır. Avrupa’da yaşayan çocuklar neden Noeli dört gözle bekler? Bekler, çünkü okullar tatildir, hediye alacaktır, sevdikleri onlara ayrı ayrı paketler getirecek, şarkılar söylenecek, geziler olacak, özel TV programları vs olacaktır. Bir yönü ile çocukların hayal ettikleri şeylerin hepsi var. O zaman bizim de böyle yapmamız gerekiyor. Evet, bizim için bundan daha iyi bir tecrübe olamaz ve faydalanmak gerekir. Hıristiyanlar Noel’de ne yapıyorsa biz Kürtlerin de Newroz’da aynısını yapmamız gerekiyor. O gün anne ve babalar bütçelerine göre çocuklarına hediyeler almalı, özel yemekler yapılmalı, geziler, turlar vs yapılmalıdır. Aynı şekilde yakın akrabaların da birbirlerini ziyaret edip, çocuklara (büyükler de olabilir) hediyeler dağıtması artık global sistemin bir zorunluluğu haline gelmiştir.

 

Bunun yanı sıra, diğer ortak bayramları da yaşama geçirmek gerekiyor. En masumu da Dil Bayramıdır. Bunun da her yıl (16-18 Mayıs) bütün kurumlarımızca kutlanması, özendirilmesi bir zorunluktur. İktidar olan taraflarında Kürdistan Ulusal Kongresine katılması ile diğer ortak bayramlar üzerinde kararlar alınarak hemen yaşama geçirilmesi gerekiyorki ulusumuzun betonu sağlamlaşsın. Yoksa buluşma noktalarımız zayıflayacak ve ulus hayallerimiz bir başka bahara kalacaktır.

 

Newroza we pîroz be!

Yazı daha once Yeniözgürpolitika’da yayınlandı.