ÖZGÜRLÜĞE DAİR

Tanımı uzağındayken yapılabilir!

Prangalar hissettirir… Karanlık resmini çizer.

Gökyüzünü, yeryüzünü fark ettikçe,

içimizdeki gökyüzünü, yeryüzünü keşiftir…

İçimizdeki gökyüzünü, yeryüzünü keşfettikçe, onu yeryüzünde gökyüzünde arayış…

 

Beyinden ve kalpten uzayan kanatların mavice dili…

Beynin zihin açıcı maşuğu; göğüs yarıp kalbin ritmine iyi gelen onur ışığı…

 

Bir duvarı olan olmayan insan, kendini geliştirdikçe çevresine duvarlar inşa etti. Özgürlük bu duvarların yıkmak içindir.

 

Özgürlük, yeniden mağaraya dönmemek için, ayaklarda yerin sıcaklığı, soğukluğu, düş, düşünce, duyguyla gökyüzüne karışmaktır. Aklı ve yüreği karanlık bir örtüyle örten tiranlara;güvercinlerin üstüne saldıkları avcı köpekleriyle dünya salt kendilerinin olsun, kendi alanları genişlesin isteyen tiranlara karşın…

 

Özgürlük, dik duran omurların tacıdır.

İnsan karakterine doğuştan işlenmiş ve kendini yeniden inşasının yapı harcıdır.

Dağlarından derdiği, kökleşerek yükselip maviye karıştığı ilacıdır.

 

Kendi mağarasında yaşayan, güneş cahili, gönlü-gözü ışığı algılayamayan birey ve halklar, özgürlüğün, dağ havası kokuşlu yeryüzü yüceliği olduğunu anlayamazlar. Şekerlenmiş reçelin tadıyla iman eden dil, tatmadığı balın tadına düşmanlıktan haz alır!

 

Özgürlük yeryüzüne yakışmaktır. Bu, hem insanın içindeki vahşi doğasından kopması, hem bir vahşi hayvanın doğasından koparılmamasıdır.Doğanın sınırlarına müdahil olmak daha ağır bir vahşettir, bir komşunun sınırlarını ihlâl etmekten! Otun, havanın, suyun, hayvanın hakkı, en az insanın hakkı kadar kutsal kabul edilmelidir.

Yeryüzü insanı artık yakıştırmıyor kendine…

Özgürlük, insanın özgürlüğü ile doğanın özgürlüğünü doğanın lehine dengelemektir Bu yapılmadığı zaman doğanın, insan neslini topluca öldürme hakkı doğacaktır, kendini yenilemesi için…

 

İnsanoğlu kendi özgürlüğünü ancak paranın/mülkiyetin özgürlüğünü kısıtlamakla sağlayabilir. İnsan hayatı, tüketiminden başlayarak -düşünce duygu davranış özgürlüğüne halel getirmeden- disipline edilebilmeli ki neslinin yok olması riskinden uzaklaşabilsin… Paranın sonsuz özgürlüğü, insan neslinin açlığa, ölüme tutsak olması sonucunu doğuracaktır.

İnsan ne denli özgür olursa olsun, çıkarın gölgesinde ruhu yanıp duracaktır.

İnsan, başkalarının özgürlüğünü kısıtladıkça tutsaklaşır; başka özgürlükler kendi meselesiyse özgürleşir.

Ucuz özgürlükler, giydirilmiş özgürlükler yok bahasına yitirilenlerdir. Bedel ödenmişi insanın beyin ve kalp kumaşından işlenmiş ve tenleşmiş olanıdır.

En acı tutsaklık insanın kendi elleriyle kendi varlığına inşa ettiği hapishanedir. Ezberletilmiş, dikte edilmiş bir dünyada ne ayaklarındaki prangaları görebilirler, ne içinde bulundukları çıkışsız lâbirenti…

Kendini keşfine bir fanusun içinde doğuşu engelse, yalancı saydamlıktan, açık havaya çıkışı zordur. Ve atasından aldığı mirası kendisinden sonrakilere bırakacaktır.

 

ömerfarukhatipoğlu