PKAN- E’DEN REFERANDUMA SON 3 GÜN KALA-NEFSINE YENILENLERE HAYIR!

NEFSINE YANILENLERE HAYIR!

Hz Ali bir savaşta, karşısındaki düşman savaşcısını yere düşürür ve kılıcını kaldırıp son darbeyi indirecekken, düşman savaşcısı, Hz Ali’nin yüzüne tükürür. Hz Ali kaldırdıĝı kılıcını indirmekten vazgeçer ve dönüp gider.

Ölümün kıyısından dönen düşman savaşcısı büyük bir merak içinde baĝırır Hz Ali’nin arkasından:

neden öldürmedin beni? Neden ben senin yüzüne tükürdükten sonra beni öldürmekten vazgeçtin?”

Hz Ali  dönüp gelir ve,

”Sen benim yüzüme tükürmeden önce, seni uĝrunda savaştıĝım dinim için öldürecektim; ama sen benim yüzüme tükürdükten sonra, sana o kadar sinirlendimki, seni kendi ’nefs’im için öldürecektim. Ama benim uĝrunda savaştıĝım dinim, benim ’nefs’ime yenilmemi, ’nefs’im için bir insan öldürmemi yasaklıyor. Onun için seni öldürmekten vazgeçtim”

der.

Ve yüyıllar öncesinden, o günün ve bugünün probleminin tanımını yapmış olur. Nefsine hakim olamayanlarla nefsine hakim olanlar arasındaki savaş.

Orta Anadolu Kürtçesinde bu savaşın taraflarını tanımlayan çok güzel iki kelime vardır: Nefsmîr ve nefspîs. Nefsmîr, yani nefsinin miri olanlar, nefsine hükmedenler, nefsini yenenler… Nefspis ise nefsine yenilenler, yani nefsinin istediĝi herşeyi yapanlar, nefsinin sürüklediĝi her yere sürüklenip gidenler…

Bu öyle basit bir konu deĝil; zalim ve mazlum, haklı ve haksız, ilerici ve gerici olma,  kısaca insan olma ve insan olamama sorunudur. Basit deĝil, nefsinize yenilmemek için ayaklarınızın altındaki adamın boĝazından kılıcınızı çekmek. Çekerseniz insan olmak için bir ileri adım atmış olursunuz ve bize 1500 sene sonra anlatılacak ve ders çıkarılacak bir yaşanmışlık bırakırsınız. Çekmezseniz, bütün nefsine yenilenler gibi unutulur gidersiniz.

Tabi, ”nefsini yenme” ve ”nefsine yenilme” halleri kesinlikle bireysel durumlar deĝildir. Eĝer ”nefsine yenilenler” tarafından yönetiliyorsanız, sorun toplumsal bir hal alır mesela ve hem birey hem de toplum olarak bu sorunla başaçıkmak zorunda kalırsınız.

Bir cumhurbaşkanı nefsine yenilip daha fazla mülk için yasaların dışına çıkmışsa ve şimdi de mülkünü ve statüsünü korumak için daha fazla yetki diyerek önümüze bir seçim sandıĝı koyuyorsa, bu ”nefsini yenenler” ve ”nefsine yenilenler” arasında bir seçim demektir.

Hele mülkünü ve statüsünü koruma çabasını, ”kardeşim” dediĝi bir halkın varlıĝının inkarı üzerinden yapıyorsa, bunun için, varlıĝını bu halkın yokluĝu üzerine temellendirmiş devletin klasik yok sayıcı politikasına teslim olarak yapıyorsa, ”hayır”demek kendisine insanım diyen herkes için farz olmaz mı?

Her fırsatta islama vurgu yapan bu cumhurbaşkanının,  Kuran’ın ”ben sizi farklı kavimler halinde yarattımki birbirinizi tanıyıp sevesiniz” hükmünden haberim yoktu diyemez. Elbette haberi var; ama yenildiĝi nefsi O’nun Allah’ın hükmünü görmemezlikten gelecek kadar körleştiriyor.

Ama biz körleşmedik; ”hayır”diyeceĝiz.

Daha da önemlisi, ”cihad” insanın kendi nefsine karşı verdiĝi savaşın adıdır. Ama, iktidar sahipleri, ”cihad”ı gerçek anlamından uzaklaştırıp bugünkü DAEŞ anlayışına dönüştüdüler; ”bana benzemeyen herkesle cihad”

Cihad ve bütün dini, sosyolojik kavramların doĝru tanımlanması, gerçek anlamlarına kavuşturulmaları için ”hayır”!

Nefis savaşını ”nefsini yenenler”in kazanması için ”hayır

Biz ”nefsini yenenler”  ”hayır” diyoruz.

Insanım, gerçek bir dindarım ve bunun için ”nefsine yenilenler” den olmayacaĝım diyen herkesi ”hayır” demeye çaĝırıyoruz.

Platforma Kurdên Anatoliya Navîn Ewropa (PKAN-E)