Kürt olup kimliğini maddi manevi kaygılarından dolayı gizleyen birçok müzisyen, iş insanı, oyuncu, ressam, politikacı, bilim insanı gibi birçok ünlüye inat her defasında Kürt olduğunu dile getiren çok değerli Konya Kürdü olan Hakan Yaşar’ ı tanıyoruz. Hatta yakın dostları Hakan Yaşar’ın doğduğu yeri, “Konya’lı değil Kelhasan’lıdır” diye düzeltirler. Bu denli kimliğine ve mesleğine aşık, yeri geldiğinde o çok değerli tablolarını gözünü kırpmadan bağışlayan çok değerli Kelhasan’lı ressamımızla yaptığımız röportajı hep birlikte okuyalım.
Bize kendinizden bahseder misiniz? Hakan Yaşar kimdir? Resim yapmadan önce ne iş yapıyordu?
Uzun süre önce Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinden İç Anadolu’ya sürgün edilmiş Terikan Aşireti mensubuyum. 1976 da, Konya’nın Cihanbeyli ilçesine bağlı iki bin nüfuslu bir köyde, çiftçilikle uğraşan Kürt bir anne babanın ikinci çocuğu olarak dünyaya geldim. Dört kardeşiz, yedi yaşıma kadar köy ve yayla hayatı yaşadıktan sonra Konya’ya taşındık. 19 Mayıs İlkokulu’nda ilköğretimimi bitirdikten sonra çalışma hayatım başladı. İlkokulu şans eseri bitirdim. Şans eseri dememin nedeni; çok zayıf bir Türkçe’yle başladığım ilkokulda, ilk iki sene haftanın üç günü ülkücü bir sınıf öğretmeninden dayak yiyen bir talebe olmamdı. Resim yapmadan önce İç Anadolu’dan Avrupa’ya göç eden herkes gibi bende restorancılık yaptım/işlettim. En son iki restorantım vardı, ikisini de sattım hayatımı sanata adadım.
Resim sanatına olan ilginiz ne zaman başladı? Ailede başka resim yapan var mı?
İlkokul yıllarında resim sanatına ilgi duymaya başladım. Katıldığım bir resim yarışmasında okul birincisi olmuştum. İlkokuldan sonra çalışma hayatına girdiğim için pek fazla zaman bulamasam da arada hep bir şeyler karalardım. Ailemde kızım yetenekli, kızımdan başka kimse görsel sanatlarla uğraşmadı/ uğraşmıyor.
Sizce resim yapmak doğuştan gelen bir yetenek mi? Yoksa sonradan eğitimle ilgili gelişen bir durum mu?
Altın çocuk diye bir şey yok. Yetenek önemli ama, yetenek tek başına bir şeye yaramaz. Çok çalışmak gerek. Günde en az 16-17 saat çalışıyorum.
Gözlemlediğim kadarı ile daha çok “kadın” resimleri çiziyorsunuz? Neden kadın?
Çünkü kadınlar erkeklerden daha güzel. Sanat estetikle birleştiğinde güzel olur. Yaptığım tüm çalışmalarım ben kendimim. Bir çıplak kadın bedeni, yaşlı bir adam ya da bir çocuk olsada. Hepsinde bir ben var.
Son zamanlarda HDP için satışa çıkardığınız tablo sosyal medyada büyük yankı yarattı. Hangi sorumluluk duygusu ile bunu yaptınız? Orta Anadolu Kürtleri olarak bizde sizinle gurur duyduk. Sanatçının siyasi görüşünün açıkta olması sizin işleriniz de herhangi olumsuz bir etki yaratmasından korkmuyor musunuz?
Öncelikle, HDP ’den öncede büyük bir Selahattin Demirtaş hayranıydım. Demirtaş’ın duruşu, siyaseti, yazarlığı, ressamlığı, sempatikliği ve kendisi olması hoşuma gidiyor. Böyle bir değerin altı yıldır tutsak olması, çocuklarından ailesinden uzak olması beni üzüyor. Ben bu güne kadar hiç bir zaman prensip ve duruşumdan taviz vermedim. Selahattin beyin #HazinemizHalkımız kampanyasını gördüğümde bir sanatçı olarak elimden ne geliyorsa yapmayı kendime görev biçtim. Bugün HDP’yi istediğimiz kadar eleştirebiliriz. Ancak bunu yersiz buluyorum. Söz sahibi olmayan bir partinin elinden bir şey gelmez. Nasıl ki HDP %14 oyuyla, CHP %25 oyuyla bu sistemde bir “söz” sahibi olsa da hak sahibi değil.
Öte yandan %4 oyuyla hiçbir yararı olmayan MHP ülkeyi yönetiyor. İstediğini hapisten çıkarıp istediğini mahkum edebiliyor. Hatta savaş dahi çıkarabiliyor. O zaman bizlerin görevi HDP’yi bu sistemde gerçekten söz sahibi yapmak. Çünkü, vereceğimiz her destek demokrasinin, adaletin, barışın, refahın gelmesine katkı sunacaktır. Selahattin Demirtaş’ı , siyasi tutsakları ve hasta tutsakları özgürlüğe bir adım daha da yakınlaştıracak. Ben HDP’ye eleştiri hakkımı onlar söz sahibi olduğunda kullanacağım. Söz konusu açık artırmaya koyduğum çalışma ise dünyanın birçok yerinden teklif aldı. En yüksek teklifi 200 000 TL ile Avrupa Alevi örgütlenmesinden bir yöneticiydi. 200 bin büyük bir rakam olarak gözükse de aslında açık artırmaya koyduğum eser, değerin altında satıldı. Eserin galeri fiyatı 12 bin dolardı. Benim için önemli olan bu kampanyaya destek vermekti, ve bu bir başlangıçtı sadece.
Birçok ressam, ancak öldükten sonra eserleri değer kazanıyor. Elbette tüm sanatçıların gönlünde yatan yaşadığı süre içinde sanatının ve kendisinin hak ettiği değeri görmesidir. Siz hak ettiğiniz değeri gördüğünüze inanıyor musunuz?
Ben hayatımı sanattan kazanan bir insanım ve sanattan başka hiç bir gelirim yok. “Ressamlar öldükten sonra değerlenir yada sanat halk içindir” gibi tabirleri yanlış buluyorum. Ekmek halk içindir ve kalite her zaman alıcısını bulur.
Kürt coğrafyasında kan, acı, gözyaşı ve ölüm var. En çokta kadınlar ve çocuklar bu coğrafyada yaşananlardan nasibini alıyor maalesef. Nazım Hikmet Abidin Dino’ya mutluluğun resmini çizebilir misin? Derken siz acının resmini nasıl çizerdiniz?
Bahsi geçen mutluğun resmî (yatakta mutlu bir aile tablosu) Abidin Dino’ya ait değil Dianne Dengel’e aittir. “Evim Evim Güzel Evim” (“Home Sweet Home”) adlı tablosudur. Acının resmini çizmeye gerek yok her gün zaten yaşıyoruz. Daha çok güzelliklere odaklanmalıyız.
Dünya da çok beğendiğiniz ya da örnek aldığınız ressamlar kimlerdir?
Rembrandt, Rubens, Odd Nerdrum (Yaşıyor) Caravaggio.
Her fırçayı tuvale vurduğunuz da hangi psikoji ve ruh hali ile resme başlıyorsunuz? Resimsiz yapamam! dediğiniz oluyor mu?
Ruh halimi genelde dinlediğim müzikler belirliyor. Sanat işi melankolik ve yaşanmışlıktır. Bende her ikisi de mevcut. Çalışmalarımda hissetmeniz mümkün. Resimsiz yapamam o da bensiz.
Yaptığınız resmin türü nedir? Hangi tür boyaları kullanıyor sunuz? Günde kaç saat çalışıyorsunuz?
Neoklasik denir tarzıma. Boyaları, medyumumu ve bir çok şeyi kendim yapıyorum. Resim yaparken kullandığınız malzemeyi bilmeniz gerekli. Günde 15-16 saat rahat çalışıyorum. Sergiden kaç gün önce yatmadığım da olur.
Orta Anadolu Kürtleri arasında kadın ressam yok denecek kadar az, varsa bile çok fazla ön plana çıkamıyor. Bu konuda ne önerirsiniz, size ulaşsalar destek olur musunuz?
Ben kurs verdiğim zamanlarda talebelerimin % 96 sı kadındı. Türkiye’de en iyi talebem kadındır. Kadınlar yetenekli sanat konusunda lakin hayatlarını sanat bir erkek gibi yaşama şansları yok. Hele ki bir Kürt kadını ise. Çünkü onlar hayatını ailesine, varsa eşine sonra çocuklarına adıyor. Sanata fazla zamanları olmaz. Yaptığın işe hayatını adamadan. Sanatı ailenden, çocuklarından, bayrağından, vatanından hatta tanrından çok sevmezsen başaramazsınız. Öyle bir kadın gelsin her türlü desteği veririm.
Bugüne kadar dünya çapında kaç sergi açtınız? Ödül aldığınız eserleriniz var mi?
Bu yüne kadar 30 a yakın kişisel sergi açtım, Norveç ve Türkiye olmak üzere. 4-5 tanede grup sergisine katıldım. Tokyo’da bir çalışmam 3500 dünya ressamı arasında şeref ödülü aldı.
Hepimiz hassas bir süreçten geçiyoruz tabiri caizse depremle yatıp, depremle kalkıyoruz bu süreçte siz yine çok değerli tablolarınızdan birini depremzedeler için açık arttırmaya çıkardınız. Bence çok değerli bir dayanışma. Sizi tebrik ediyoruz. İstediğiniz sonucu aldınız mı? Tablo sahibini buldu mu, gerekli yerlere yardım ulaştı mı?
1 Mart’ta İstanbul’a gideceğim, sergim Ankara’da 8 mart kadınlar gününde. Oradan gelen gelirine bir kira bir yuva bağışı yapacağım. Tablo sahibini buldu, bağışta yerini buldu. Depremzedelere yardımım devam edecek bir kira bir yuva kampanyası için davet aldım. İzmir’den oraya da bir resim vereceğim, Tunç Soyer’e İzmir belediye başkanına.
Genelde kadın ağırlıklı resimler çiziyorsunuz. Serginizin 8 Mart dünya kadınlar gününe dek gelmesi de çok anlamlı. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Evet çünkü bir kaç anlamlı kadın çalışmam ile bütünleşmek. Sanata değer verin sanat güçlüdür. Sanatsız bir halk olmamış bir halktır.
Bu yoğun süreçte değerli vaktinizi bize ayırdığınız için çok teşekkür eder, başarılarınızın devamını dileriz.
Ben teşekkür ederim, iyi çalışmalar.