Kürt bilgesi Fergin Melik Aykoç hoca, geçen haftaki Kürtçe makalesinde: “Prof. A. Kara web sitesinde, ‘Saka Türkleri Kraliçesi Tomyrisaye filminin Kazakistan’da çekildiğini’ haberini yayınlamış ve Sakaları bir Türk boyu gibi gösterdiğini” makalesine almıştı.
Sakalar (İskitler) üzerine bir araştırma kitabı hazırlıkları yaparken, sevgili komşu tarihçilerinin Sakaları Türk gibi göstermeye çalışan bir film haberi vermeleri kaşısında gülümsedim doğrusu. Son dönemlerde dikkat çeken husus, yeni Türk tarihçi ve yazarlarının, Kürtlerin ataları olarak anılan bütün eski uygarlıkları, başta Sümerler, Medler, Sakalar ve Oğuzlar olmak üzere, hepsini Türk gibi gösterme gayreti içinde olmalarıdır. Gayretlerini bir yere kadar anlıyorum ama insanın bazen bu kadarı da fazla diyesi geliyor. Şüphesiz, sahipsiz Kürt tarihini bu kadar büyük bir telaş ve sınırsız bir fetihçilik anlayışı içinde sahiplenmeye çalışmalarını bilim etiği ile bağdaştıramıyorum. Yazanın bilime, tarihe, insanlara biraz saygılı olmasını bekliyor insan. Kısacası bir ar damarın, her insanda olması gerekir!
Filmde Sakaların Türk gibi gösterilmesi tanıdık bir girişim ve şaşırmadım. Daha öncede yazmıştım. Aynı zihniyet, aşiret federasyonum olan Reşileri (Reşwanlar), Türmen göstermeya çalışan sekiz dizilik bir film çekmiş ve yayınlamıştı. Girişimciler için teseddüf olmayan hedef; Sakalar ile Reşilerin tarihsel aynılığıdır!
Şimdiye kadar Sakaların kesin tarihleri tam olarak ortaya çıkarılmamış, bu belki bana nasip olacak ama bu konuda en fazla bilgi veren antik Grek yazarı Herodotos’tur. Bunun nedeni, bu grup ile Greklerin Anatolya’daki komşuluğu; Sakaların büyük ve savaşçı bir küme olmaları, hatta onlara olan korkunun yazdırdığını söylemek mümkün.
Antik kaynakların Sakaların ağzından aktardığına göre, onların tarihi günümüzden 3500 yılı öncesine gidiyor. Volga nehrinden Çin sınıra kadar olan bölgede hayvanlarını besleyerek göçebe olarak yaşamışlar. MÖ VI yy dan itabaren batıya doğru başlayan göçleri, Med, Asur, Urartu, Pers vd ile olan ilişkileri nedeni ile son dönem tarihleri biraz günyüzüne çıkmıştır. Bu konuda eski Türk yazarları daha cesur yazarken yeni nesil maalesef tamamen inkarcı. Örneğin, Seferoğlu: “MÖ VII yy ilk yarısında Yenisey Irmağı bölgesinde ‘Altı Oğuzlar’ ile komşu olan bir ilhanlık vardı. Çok güçlü olan bu ilhanlığı Sakalar’ın ‘Kürt’ isimli uruğu kurmuştu. Buraya Sakaistan denilirdi ve efsanevi Kürt kahramanı Rusteme Zal bu Sakalardandı”(1) der ki gerçek bir tespittir. Kırgızoğlu: “MÖ VIII yy da, Saka birliği içindeki dağ ve yaylalarında yaşayanlara ‘Kürt’ deniliyordu ve beş ülkede göçebe olarak yaşarlardı.” C. Türkay: “Rumi Saka Yusuf cemaati, Reşi aşiretindendir” derken Dr. Rişwanoğlu: ”Birçok aşiret Hindikuş ve Elbruz dağlarını aşarak Kürdistana geldi. Bunlardan Sakaların bir kolu olan ve Tacik olan Reşiler de vardı.”(2) Zekî V. Togan da: Reşiler göçebe Sakalardır” derken gerçeği dile getirmişlerdir.
Yaşadıkları bölgeden Kimmerler ile beraber veya kısa bir arayla Kafkas dağları arasından Anadoluya gelmişler. Kimmerleri kovaladıkları yazılır ama bunun doğru olduğunu sanmıyorum. Bununla ilgili bir savaşları da bilinmiyor. Bunların iki Kürt aşiret konfederasyonu olduğunu düşünüyorum. Kimmerler daha çok Karadeniz kıyıları ve batı Anadoluya yönelirken. Sakalar Wan Gölü ile Hazar Denizi arasındaki bölgeyi tutmuşlar. Burası Mannai ülkesi olarak da bilinir. Merkezleri Urmiye Gölünün güneyindeki Ziwiye dır. Urartu devletini istila ederken Asur ile MÖ 679 yılında yaptıkları savaşta yenilgiye uğrarlar. Asur imp. Asarhaddon (MÖ 680-668) döneminde Prizma (B) vesikasında Gimirrailer ve Aşguzailer/Sakalar dan bahsedilmektedir. Aşguzailer adı ilginç ve üzerinde durulması gerekir. Çünkü diğer isimleri yabancı halklar onlara vermiş. Daha sonra Asur kıralı Asarhaddon stratejik ortaklık için kızını Saka kıralı Bartuta ya verir ama bu tarih sahnesinden silinmelerine engel olmayacaktır.
Medler ile ittifak edip 612 yılında Ninovayı alır ama MÖ 606 yılında Med kıralı Kayaskar onların ileri gelenlerini sarhoş ederek öldürür. Sakalar bunun üzerine Aran’ a çekilir. Ermeni tarihinde yer alan kayıtlardan Saka varlığının bölgede M.Ö. 336 yıllarında da devam ettiği anlaşılmaktadır.
(1) Anadolunun ilk Türk sakinleri KÜRTLER, Ş. Kaya Seferoğlu, sf 7
(2) Doğu aşiretleri ve Emp.
Sakalar ve Türk Tarihçileri – II
Önceki yazımda eski Türk tarihçilerinin Sakalar ile Reşi Kürt aşiretinin aynı olduğunu yazdıklarını, yeni nesil tarihçilerin ise bunu inkar ederek, onları Türk gibi göstermeye çalıştıklarını yazmıştım. Oysa bütün tarihi belgeler Sakaları Ari ve Medlerin milisleri olarak gösterir. Horasan’da yaşadıkları dönemde ‘Reşan’ olarak adlandırır. Bu nedenledir ki Horasan’ın Lain mıntıkasında, Kelat şehri çevresinde, duvar gibi uzanan dağlara daha önce Saka dağları denilir. Bu Kürtlüklerinin coğrafi ispatıdır. Bunun dışında onlarca toplumsal ve kültürel veri onların Kürtlüğünü gösterir:
Tarihin babası Herodots: “İskitler kendi kültürlerine son derece bağlı, diğer kültürlere de kesinlikle kapalılardı. Bir kabın içine şarap doldurup, kanlarını bunun içine karıştırdıktan sonra içtiklerini ve orada bulunan ileri kişilere ikramda bulunduklarını’ belirtmekte.”(1) Bu geleneğin son zamanlara kadar Kürtler arasında da olduğunu belirtmek gerekir. Ben çocuk iken bizzat böyle bir olay yaşadım.
Yaroslav, toplumsal yaşamları hakkında: “İskit toplumu aşiretlerden oluşmakta idi; her aşiretin başı diğer aşiret liderleri ile bir araya gelerek bir yönetim oluşturur ve İskitleri böyle idare ederlerdi”(2) der. Bu sistemin son döneme kadar Kürt aşiretleri arasında canlı olduğunu biliyoruz. Bunu Türk tarihçileri de yazar; Orta Anadolu’da büyüklerimiz bunu ‘Cıvata Ruspiyan’ olarak adlandırırdı.
Herodotos: “Başlarına yüksek, yukarıya doğru sivrilerek yükselen başlıklar giyen, pantolonları bulunan ve ülkenin şartlarına göre silah olarak yay, hançer, balta taşıyan insanlardır” der. Bu başlıkların Horasan Kürtleri arasında son dönemlere kadar var olduğunu söylemek mümkün.
Bütün araştırmacılar, ‘Sakacanın Medceye yakın olduğunu belirtir’(3) Bu soruya Mariya P. Zavitukhina’nın yanıtını da eklersek taşlar yerli yerine oturacak: ”Sakaların çeşitli İran diyalektlerini konuştuğu sanılıyor.”(4) Bahsedilen üç diyalektiğin Kürt lehçeleri olduğuna kuşku yok. Örnek:
Sakaca Kürtçe Türkçe
Sadi Şadî Şen
Mızde Mıjda/Mizgîn Müjde
Rasin Resen Asil
Cu Cê Arpa
Merde Mêr Erkek
Gurg Gur Kurt
Het Heft Yedi
Sata Sed Yüz
Asp Esp At
Darg Dirêj Uzun
Zonin Zanîn Bildi”(5)
Sakalar üzerine yazan bütün kaynaklar, onların: çok savaşçı bir halk olduğu, kadınlarının da savaşçı ve üç düşman öldürmeyen erkekle evlenmediklerini yazar. Bu konuda Herodotos, “İskitler, kendilerine saldıran hiç kimse onların ellerinden kurtulamaz ve kendileri istemedikleri sürece kimse onları bulup bastıramaz” demektedir.
Son olarak, Seferoğlu: “Saka, Ağrı Dağı ve çevresinde ‘Celali Kürtleri’ adlı 24 boylu aşiretin oymaklarından biridir” der ve ismin hala bir Kürt aşiretinde yaşıyor olması da ayrı bir ispattır. Kısaca, Sakaların Kürtler olduklarına dair elimizde yeterli belgeler vardır ve komşu halktan olan tarihçilerin enerjilerini başka şeyler için harcamalarını tavsiye ederim.
(1) İskitler, Prof.İlhami Durmuş, Akçağ, sf: 81
(2) Guldet Från Stäppen
(3) Ataların Karşılasması. Sf:111
(4) Guldet Från Stäppen, sayfa: 21
(5) Ataların K. Sf: 134