SMA AKTİVİSTLERİ VE YANLIŞ YERDEN BAŞLAMA / Bilal Dilovan

SMA mağdurlarına yardım, Köylerine ve geldikleri bölgemizdeki fakirlere yapılan bağış kampanyalarında  yer alan Aktivistlere iki kelimeyle “yanlış yada  yapmayin” demek yeterli değil hatta yanlıştır.. Kendi açımdan ben bu eyleme “yanlış yerden başlama” diye tabir ediyorum.

Iki cümleyle anlatmak mümkün değildir. Konuya bende  başlarken anlaşılır ve  kisa bir şekilde anlatmak istedim ama en az iki  makale ile meselenin açılımını yapabildiğimi saniyorum.

Bu ve benzeri sorunların toplumsal sorunlar  olup çözümünün de toplumsal örgütlenmekle ile çözülebilir. Örgütlenmeyi ise toplumsal psikolojiyi iyi  yönetmek ile mümkün olduğunu, Sosyal medyada SMA hastası çocuklara yapılan yardimlarda  5-10 kişinin dayanışmasi ile adeta; Orta  Anadolu Kürtleri, birlik olurlar ise göç sorununu, ülkedeki siyasal egemenlik, demokrasi, ekonomik  hatta ulusal sorunları bile çözebileceǧinin ipuçlarını vermektedir.

Peki hangimiz bu sorunlarımızın çözülmesini istemez? Böyle  bir şeyi şüphesiz; “Halkın düşmanları istemez”.

Ömrümün en az 30 yılını 10’larca dernek, cami, en az 1 partinin kurucu üyeliği yapmış biri olarak, örgütlenmenin kolay bir iş olmadığını söyleyebilirim. Örgütlülük yaşadığımız  70-90 arasi hayati anlamlandıran en önemli iş ve ameldir.

Başta Türkiye hükümeti örgütlenmiş her  kürde terörist muamelesi yapmaktadır. Her  bir kurumumuz terör örgütü muamelesi görmektedir. Buna PKAN Avrupa örgütlenmesi de dahildir.

Baskı ve terörize etme politikasi ülkede ve  aynı zamanda Avrupa’daki halkımızı sindirme örgütlenmemesi engellenmesi için ağır cezalar uygulanmaktadır.

Sınır kapılarında tuttuklama, Türkiyeden yurt dışına çıkma yasağı koyup aylarca mağdur etmektedir. Gerek  taziye gerekse yurdunu ziyaret etmek isteyenler halkımızı sindirme ve  korkutma amaçlı baskı uygulamaktadır. 

Baskılar beraberinde kitleler  üzerinde yarattığı korku,  halkın örgütlenmesi önünde büyük bir engeldir. Ülkede yaşayan halkımızı, kısmen de olsa anlamak gerekiyor.

Mesleğini kaybetme, kariyerine engeller konulma, devlet  teşvikinden mahrum bırakılma. Sevdiklerine zarar gelmesi korkusu, mülk ve sermayeyi  kaybetme korkusu. Sıradan yaşamak isteyen vatandaş için bile zor ve sindirilip faşist sisteme entegre etme baskısıyla yüzyüze bırakılmaktadır.

Baskı ve  sindirme politikası son AKP-MHP yönetiminde tavan yapmış durumda. Tabii sonuç olarak da bu  baskılar sonucu en  kendini özgürlükçü, devrimci  olarak gören kişilerde bile  rastladığımız tam tersi reaksiyonlar kendini gösteriyor. Bu  bağlamda “zor  olan gerçeklere göğüs gerip  bedeli ne  ise ödemek olan yol, terkedilip yerine eleştirel herseyin  yanlış yapıldığını savunan bir kişilik ortaya  çıkmaktadır.

Bu  baglamda  10’yıllar içerisinde  bu toplumun içinden 10  yaşında gençler büyüyor, 30 yaşlarına aidiyeti ile bağı kopmuş, geldiği yeri önemsemeyen, düğün ve kahvehanelerdeki  kültürü kendinin  ait olduğu kültürmüş  gibi algılayan  bir çoğunluk ile karşı karşıyayiz. (Burada genel Avrupada  yaşayan halkimizi kastediyorum. SMA mağduru çocuklara yardım  toplayan herkesi kast etmiyorum)

Bazı bireylerimiz ise bu durumun yanlış yürüdüğünün farkinda  fakat devlet ta  3 bin km:’den elini buraya  uzatıp bu insanımızın da kendisi için olan dernek yada, dini  kurumlarin engellenmesi adına, örgütlenmeyi  terörist kurumlar olarak  muamele eden devlet, kendisine  indirek bağlı tarikat ve camiler aracılığıyla halkımızı kendi ait  olmasi gerektiği kimlikten uzaklaştırmaktadır.

Bu çıkmazın içinde olan, gençlerimiz kendine çıkar bir yol arayışında dir. Bu gayet insani bir reaksiyondur.

SMA  Hastası çocuklara yardım da tam böyle bir çıkmazın  içinden yükseldi