24 haziran da yapılacak olan seçim son seçimimiz olabilir! Şaka yapmıyorum, devletin süreç içindeki sinsiliği hisedilir ise, bu seçimin kendi içinde birçok tehlikeyi taşıdığını görmek mümkün. En önemli tehlike de son seçim olabileceği ihtimalinin olmasıdır. Ama tercihi demokrasi ile yaşamak olanlar için de bunun bir fırsat olduğunu da görmek mümkün. Diktatörlüğü geriletmek için bu şansı bir daha bulmayabiliriz! Fırsatı kaçırır, sultani bir rejime yol verirsek çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceğini kararatmış olur, onları kendi ellerimiz ile ateşin içine atmış olacağız. Bunun için biran olsun rehavete kapılmamak gerekir, fazla çalışıp, en ücra köşedeki oyu da kullandırmak zorunluluğu ile karşı karşıyayız. Her kullanılmayan bir oyun diktatörleri iktidara taşıyacağına kuşkunuz olmasın! Bütün diktatörlerin yaptıkları tek iş de zülümdür! Bunun için, elimizi vicdanımızın üzerine koyup bir kere daha düşünelim ve en doğru kararı vermeye çalışalım.
Başta şunu söyleyeyim, hiçbir partiye, lidere, siyasi görüşe düşman değilim. Halklarımız, insanlık ve ülke için en iyisini yapmaya çalışanların yanında; kirli amaçları, hedefleri olanlara da bütün gücüm ile karşı olacağıma kimsenin kuşkusu olmasın. Bu anlayış ile şimdi iktidarda olanların niyetini anlamak için 16 yıl önceki sloganlarını hatırlayalım:
”Kürt sorunu benim ve devletin de sorunu… Avrupa Birliğine tam üye olacağız… İleri demokrasiyi yaşatacağız… Komşular ile sıfır problem yaşayacağız… Kıbrıs sorununu çözeceğiz… Kişi başına düşen milli geliri 25 bin dolara çıkaracağız… Sıkıyönetmi kaldıracağız…” dedilermi? Evet dediler! Peki bu vaadlerden hangisini yerine getirdiler? Hiç birini. Söz verdiklerini yapmayarak tam tersi işlere imza attılar.
Tarihin hiç bir döneminde bir iktidar, kendisine borçlu olduğu bir milete, yani Kürt miletine, bukadar açık düşmanlık ve katliyam yapmamıştır. Bunun aksini iddia edenlerin gizli bir acendasının olduğuna hiç kuşku duyulmamalıdır. Yaptığı bu düşmanlığın; ne insanlık hukukunda, ne dini hukukta, ne kardeşlikte, ne komşulukta yeri yoktur. Bu açık ve nettir. Buna bahane bulmaya çalışanlar eğer ahmak değiller ise bu düşmanlıktan nem alanlardır ve Kürt halkı onları hiç bir zaman affetmeyecektir.
Bunun dışında da verdikleri hiçbir vaadi yerine getirmediler: Avrupa Birliği ile tarihin en krizli dönemi yaşanıyor. Komşular ile savaşılıyor ve Kıbrıs ile savaş kapıda. Sıkıyönetim ’ohal’ olarak devam ediyor. Ekonomi iflasın eşiğinde, IMF habire uyarıyor. Demokrasi yerine, gizli acendası olan sultanlık sistemine doğru hızla yol alınıyor. Kısacası hiçbir sözlerini yerine getirmeyerek eski iktarları aratır duruma düşürdüler.
Maalesef, herkesin çöpe attığı dikta bir rejimin ayak sesleri geliyor ve bunu önlemek de bize bağlı. Eğer bu 16 senelik rejimin yanında olmaya devam edersek bu bizim son seçimimiz olacak. Çünkü ’Sultan’ seçildikten sonra bize seçme ve tercih hakkı vermeyecek, tam aksine herşey onun iki dudağı arasından çıkacak. Yani seçime, temsile, parlamentoya, partilere gereg kalmayacak. Tek kişilik rejim yerine, bin defa düşündükten sonra, insanlık ve çocuklarımızın geleceği için tercihimizi demokrasinden yana koymalıyız.
Devam edeceğim…
Şoreş REŞİ
2018.05.28