T.C’nin Japonya ile Kürtçe savaşı
Haberlerde okumuşsunuzdur, Tokyo Yabancı Araştırmalar Üniversitesi tarihte ilk kez Kürtçe ders vermeye başladı! 1 Nisan 2019’da başlayan derslerin öğretim görevlisi de bir Kürt olan Vakkas Çolak. Çoğunluğu Japon olmak üzere ilk etapta 40 öğrenci Kürtçe öğrenimine başladı. Elbette, dünya devletleri, onun bilim yuvaları olan üniversiteleri ve bilim adamları yıldızı parlayan Kürtleri görüyor ve takip ediyor. Büyük ve köklü bir tarihi, kültürü, dili olan ve dünya medeniyet tarihine hizmetleri geçmiş Kürt potansiyelini görmemek tabi ki bir körlük olur. Bu nedenle Tokyo Üniversitesi de geleceğin nesillerini, Kürtçe bilen Japon diplomat ve bilim insanlarını yetiştirmeyi kendi menffatinde görür ve hazırlıklarına başlar. Diğer ülkelerin buna başlamamasını şimdilik ticari çıkarlara bağlamak lazım, yoksa yakında çoğunun aynı şeyi başlatacağına kuşkum yok. Şimdiye kadar başlatılmamış olması da dünya bilim dünyasının ayıbı ve devletlerinin çıkar kurbanı demek de doğru. Çünkü Kürt kültürü köklü ve ünik; bunun derin araştırarak ortaya çıkarmak, dünyadaki birçok tarihsel, dilsel, dinsel problemin düğümünü de çözmeye yarayacaktır.
Bu beklenen gelişmeye, bildiğimiz zihniyet anında müdahale etmiş. Bu aynı zamanda başka bir devletin içişlerini müdahale anlamına da gelir ve yarın Japonya’ya savaş bile açsalar şaşmam. Yazık! Evet biz onları tanıyoruz, inkarlarından, yok etmeye çalışmalarından, üstüne kendi kültürünü inşa etmeye çalışmasından, ’Arjantin’de de bir Kürt devleti kurulursa müdahale ederiz!’ söylemlerinden ve beyaz katliamlarından biliyor ve tanıyoruz. Fazla garibimize de gitmedi; bekliyorduk. Çünkü dil bir ulusun kalbi, ruhu, canı ve geleceğidir. İşte bunu öldürmek istiyorlar. Bu çağda, hala bu kafada olan insanlar ile yan yana yaşamak insanı üzüyor! Kürtler gibi size hizmet etmiş, varını yoğunu sizin gelişmenize vermiş bir ulusa hala aynı kirli muamelelerin yapılması gerçekten acı. Türk üniversitelerinin, eğitim sisteminin böyle bir girişim başlatması gerekirken Türk Dışişleri Bakanlığının Japonya hükümeti nezdinde yasaklama girişim ve isteğinde bulunması utanılması gereken bir durum. Hani ’kardeştik’, hani ’yaratandan dolayı yaratanı seviyor’duk, hani ’Problemimiz sadece PKK ile, Kürt kardeşlerimiz ile bir problemimiz yok’tu? Bu söylemlerin ne kadar yalan ve sahte olduğu tekrar ortaya çıktı.
Eğer yaratandan dolayı yaratılanı sevmiş olsaydınız, Kürt dilinin de yaratan tarafından verildiğini bilir ve onu yok etmeye çalışmazdınız. O dili konuşan insanlara saygı gösterir dillerini geliştirmelerine mani olmazdınız. Eğer Kürtler ile gerçekten kardeş olmuş olsaydınız, kardeşinizin dilini koparmaz, çocuklarına dayak ile kendi dilinizi öğretmezdiniz. Sadece bir örgüt ile probleminiz olsaydı Kürt dilini ve halkını cezalandırmaz onları yok etmeye kalkışmazdınız. Biz sizin ne mantalitede ve hedefte olduğunuzu çok iyi biliyoruz. Siz de bunu anladınız ama daha anlamayan Türk halkının çoğunluğu ve halkını satmaya çalışan bazı Kürtler var. İşte bu girişimi onların da duyması gerekir. Ki bu devletin Kürdün hertürlü varlığına nasıl düşman olduğunu, onu yok etmek için herşeyini feda edebileceğini anlamaları gerekir. Türk halkının bunu biraz düşünmesi ve karşı durması komuşuluk hak ve hukukunun bir gereğidir. Bununla beraber, kendi propagandası için açılan bir TV ve onun maaşı için yüz takla atarak boş gerekçeler üreten Kürtlerin suratına bu girişimi vurmak gerekir. Alın size, işte hizmet ettiğiniz mantalite bu demek gerekir.
Bu yasaklama zihniyetine şunu hatırlatmak isterim: Kürtçe’den elinizi artık çekin! Bu kadar zulüm ve inkar ile yok olmayan Kürtçe’nin bundan sonra bu imkan ve kadrolar ile yok olmasını ancak hayalinizde görürsünüz. Bu çabada ısrar etmek sizi yüceltemez, tam aksine küçültür; zamanınızı, emeğinizi boşa harcamış olursunuz. Bunu yapacağınıza Kürtlere ve Kürtçeye dostluk elinizi uzatın, Türkçe’ye ayırdığınız imkanları Kürtçeye de ayırınki size gerçekten dost olan Kürt halkını iyice kendinizden koparmayın.
Verilen açık mesajdan biz Kürtlerin de dersler çıkarması gerekir. Eğer ulus ve kimlik onurumuzdan bir kırıntı kalmış ise buna inat Kürtçe öğrenir, Kürtçe konuşur, Kürtçe yazar ve Kürtçe yaşarız! Her platformda mangalda kül bırakmayan bizler kendi dilimizi öğrenmeye ve yaşatmaya gelince bahane bulmada hemen ustalaşır ve kendimizi kolay ikna ederiz. Sarı Hoca’nın dediği gibi: ’Bıyıklarına verdikleri değeri dillerine vermezler’ yerine, bu sıralamanın yerini değiştirmek şarttır artık.
Sudan’da halk ekmek fiyatlarının artışını protesto ederek aynı zihniyetteki bir diktatörü devirdi. Kürtlerin de artık heryerde sokağa dökülüp böylesi girişimleri protesto etmeleri ve Kürtçe öğrenme kampanyaları başlatmaları gerekir.
Yazı daha önce Yeni Özgür Politika’da yayınlandı.