Teşekkürler Derik Belediyesi/ Şoreş Reşî

Teşekkürler Derik Belediyesi!

9Karınca kararınca bende çoğu zaman diğer duyarlı insanlar gibi dilimiz konusunda görüş ve önerilerimi belirttim, şüphesiz bunu yapmaya devam edeceğiz. Çünkü dilimiz işgalciler tarafından kuşatılmış, her taraftan saldırı altında ve yok edilmesi için her yol ve yöntem deneniyor. Bunu hepimiz biliyoruz. Buna karşın esas sorumluluk bizde, kendi benliğimizde. Bu politikayı boşa çıkarmak fazla zor ve zahmetli de değil; yeterki halk olarak bunu bilince çıkaralım ve ona göre davranarak, başarıyı yakalamalıyız.

Bu konuyla ilgili güzel haberler duymak biraz zor ama geçen gün beni çocuklar gibi sevindiren bir haberi gazetemizde okudum. Haberin başlığı: “Derik Belediyesi çocuklara masal kitabı dağıttı!” şeklindeydi. Gerçekten harika bir haberdi ve çocuklarımız kendi dili ile buluşuyordu. Lise çağlarımda ilk defa Kürtçe yazılı bir şiir ile karşılaştığımda nasıl sevindiğimi hatırladım. Fazla büyük bir olay gibi görünmesede bildiğimizden fazla bir etkiye sahip. Çünkü; hep “yok” denilen, hor görülen ve küçük düşürülen dilimiz ile yazılmış bir yazı insana çok güven veriyordu! O gün sırtımı dağlara vermiş gibi kendimi güvenli ve gururlu hissetmiştim. Masal kitaplarını alan Derikli çocuklarımızın da aynı duyguları yaşadığına eminim. Bu kadar ezilme, inkar, yasak ve hakaret arasında çocukların kendi dili ile buluşması ne kadar da anlamlı ve hoş! Elinize, yüreğinize ve emeğinize sağlık Derik Belediyesi sorumlu ve çalışanları! Teşekkürler! Eşbaşkan Mülkiye Esmez: “8-13 yaş arası çocuklara, binlerce masal kitabı dağıttık” diyor. Her hebî birêz Esmez! İşte gerçek ve örnek halk belediyeciliği bu; lütfen bu gibi çalışmalara devam edin!

Diğer kalan belediyelerimizin de acilen benzeri aktivitelere geçmesi dilimizin geleceği açısından çok önemli bir adım olacaktır. Esas olanın, imkanları zorlayarak, halkın arasına girmek, çocuklarımızın gözlerine sevinç dalgası yaymak, onların başını okşamak ve sevmek! Çocuklar bir sevgi bakışını ve sıcak eli hisseder. En azından sistemin öğretmeninden farklı olduğumuzu onlara hissettirmek ve şevkatle kitap vermek gerekir. Bu bağlamda epeydir sesiz olan Kürt Dil Platformu yetkililerinin de halka inmesi gerekir, belki imkanları kısıtlıdır ama bir bildiri dağıtmak bile halkın içinde olan bir kurumu daha etkili kılar. Kararlı bir şekilde politikacılarımızı ve halkı uyarması sanırım olumlu ve pozitif bir hava yaratacaktır. Kürtçe konuşmamaya yemin etmiş çoğu politikacımızı teşhir etmek, sıkıştırmak, en azından onların halka çağrıları ve kampanyalarının olmasını sağlamak gerekir. Halka inmeyen ve onu ikna etmeyen hiçbir kurum ve politika başarılı olamaz.

İşte en son Eğitim Sen Diyarbakır 2 Şube Eşbaşkanı Recep Şimşek’in demecini herkes okumuştur. Durumun ne kadar vahim bir hal aldığını Şimşek şöyle açıklıyor: “5, 6, 7 ve 8. sınıf müfredatında seçmeli Kürtçe dersi olmasına rağmen, öğretmen, materyal tedarik edilmemesi ve çıkarılan zorluklar ile Kürtçenin fiilen yasaklandığını; 2015-2016 eğitim ve öğretim yılında seçmeli Kurmancî dersi için 71.616, Kirmançkî için 6.315 öğrencinin başvuru yaptığını ve MEB talep olmadığı gerekçesiyle bu sene sadece 59 öğretmen tayin etmediğini” dile getiriyor. Önceki yıllarda onbinlerce aile Kürtçe ders için başvuru yaparken şimdi sayı 71 binin de altında. Yani gün be gün sayı azalıyor. Peki bunun sorumlusu kim? Devleti işin dışında tutarsak eğer, biz ve politikacılarımız baş sorumludur. Eskiden boykotlar, yürüyüşler, protestolar ve açıklamalar olurdu ama şimdi hiç birini duymaz olduk. İşte bu rehaveti kurumlarımıza ve politikacılarımıza sağlayan da biziz.

Halkımıza bu konuda büyük görevler düşüyor. Çeşitli alanlarda ve haklarını istemede örnek olan ve bizi gururlandıran halkımızın çocuklarının Kürtçe dil, eğitim ve öğretim konusunu fazla ciddiye almaması insanı üzüyor. Milyonlarca öğrenciden sadece 71 bin kişinin müracaatı ve ailelerin bu konuda ısrarcı olmaması düşündürücü ve bu konunun pratikte gevşemesi bize yakışmıyor doğrusu. Devletin bu konudaki tutum ve pratiğini bildiğimiz halde talep etmemek, ısrarcı olmamak ve devleti sıkıştırmamak dirençli ve bilinçli bir halka yakışmıyor. Oysa devletin korktuğu en önemli konulardan birisi Kürtçe eğitim ve öğretimidir! Bu nedenledir ki belediyelerimize kayyum atadı ve Kürtlerin dil ve kültürlerini yok etmek istiyor. Buna karşıda bizim de halk olarak bir yanıtımızın olması gerekir. En güzelini Derik verdi. Teşekkürler Derik