Öncelikle merhaba,
Daha önce yine bu sayfada aday adaylığı başvurusu vesilesiyle Platforma Kurdên Anatoliya Navȋn PKAN’ın desteğini almıştım. Bu aday adaylık sürecinde benim de içinde yer aldığım ve birlikte çalışma yürüttüğümüz tüm arkadaşlarıma en derin şükranlarımı sunuyorum.
Hepinizin bildiği gibi Türkiye de 14 Mayıs’ta bir seçim kararı alındı. Bu seçime ilişkin düşüncelerimi yazının ilerleyen bölümlerinde paylaşacağım. Ondan önce Yeşil Sol Partiden adaylığıma ilişkin kararımı ve sonuçlarının ne olduğu üzerinde durmak istiyorum.
Uzun yıllardır siyasetin bireysel ve toplumsal yaşamımızın temel belirleyeni olduğundan hareketle öğrencilikten bugüne kadar gerek partilerde gerekse sivil toplum örgütlerinde aktif şekilde yer aldım.
Zaman zaman söylenir bir sporcu savaş koşullarında spor yapamaz. Müzisyen müzik yapamaz. Çiftçi tarlasını ekemez diye. Dolayısıyla savaş karşıtı olmak gerekiyor. Bu savaş karşıtlığı doğal olarak bizi siyasetin ilgi alanına sokuyor. Örnekler çoğaltılabilir. Birçok insanda olduğu gibi bende de bu sorumluluk ve duyarlılık bunları kavramakla başladı.
Pek tabii birçok toplumlarda siyasetin kirliliğinden, ahlaki olmayan tarafından söz edilir. Mevcut durumda bunun pek ala doğru olduğunu yaşıyoruz ve tanığıyız. Siyasetin tanımını yaparsak; toplumun çıkarlarının uzun vadeli bir program çerçevesinde savunmaktır.
Bende içinde yer aldığım parti ve sivil toplum örgütlerinin karakterini ve hedefini dikkate alarak tanımlarsam politik ve ahlaki toplumun inşasına hizmet olduğunu ifade etmem gerekiyor.
Bireyin iradesinin açığa çıkarılması ve toplumun özgürlüğün sağlanmasını esas alan demokratik bir ülkenin tüm sorunlarımızın panzehiri olduğunu unutmamak gerekiyor.
Mevcut yaşadığımız sistemin insanlarda ve doğada yarattığı tahribatın korkunç boyutlarda olduğunu sizlerde takdir edersiniz. Bu tahribatın toplumda yarattığı kişilik, adeta insanlıktan çıkmış, çılgın bir tüketim nesnesine dönüşmüş. Yine doğayla barışık yaşam bilincinin olmaması ve doğaya zarar vermede hiçbir beis görmeyen yaşam biçimi, doğanın tepkisinin sel, aşırı yağışlar, kuraklık gibi insanlığın ve gezegenin sonunu getirecek. Bütün bunları göz önüne aldığımızda doğal olarak muhalif olmak, bu gidişata itiraz etmek gerekiyor. Dolayısıyla bu çalışmanın Yeşil Sol Parti içinde devam ettirmek gerektiğine inandım.
Bu çerçevede HDP ile var olan doğal ilişkimiz ve Avrupa’da yaşayan önemli bir nüfusa sahip orta Anadolu Kürtlerinin temsili ihtiyacından hareketle, yine PKAN’daki arkadaşların da teşvikiyle aday adaylık başvurusunda bulundum. Elbette aday adaylığı kesin adaylık ve kazanma anlamı taşımadığını sizlerde takdir edersiniz.
Başvuruların neredeyse yarısının ittifaktan olduğu, yine kadın kontenjanı dikkate alındığında, seçilme şansının kolay olmadığını öngörebildim. Ancak Orta Anadolu Kürtlerinin temsili ve Avrupa’daki sayımız beni de doğal olarak heyecanlandırdı.
Elbette başvuruların çok fazla olması doğallığında herkesi aday yapmayacak. Bu anlamda anlayışlı olmak gerekiyor. Burada temel sorun herhangi birisini vekil yapmaktan ziyade, başta Kürt sorunu olmak üzere, demokratik bir anayasa, yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklara karşı, yine kadın cinayetlerine karşı ve kadının yaşamın her alanında eşitliğini sağlanmasını sağlayacak güçlü bir muhalefetin oluşmasına katkı sunmak hedeflenmelidir.
Bu anlamda değerlendirdiğimizde herhangi bir küskünlük ya da dargınlık asla söz konusu değildir. Ayrıca altını çizerek belirtmek isterim; yukarıda ifade ettiğim sorunların çözümü sadece parlamentoda değildir. Elbette parlamento önemli olmakla beraber, asıl önemlisi toplumun her alanda kendisini mahalle mahalle, köy köy, ilçe ilçe ve il il örgütleyerek kendisini özne haline getirmelidir.
Dolayısıyla PKAN çalışması ve benzeri örgütlenmelerin en az parlamento kadar değerli olduğunu belirtmek istiyorum.
Aday adaylık sürecinde başta PKAN ailesi olmak üzere, destek ve ilgilerini gösteren tüm arkadaşlarıma ve yoldaşlarıma bir kez daha teşekkür ederim.
Selam ve saygılarımla
Ali Fuat Gürsel