Geçen hafta, Kürt sosyal medyası, Şivan Perwer’ın Kürt Êzîdî inancında olan vatandaşlarımız hakkındaki açıklamaları ile doldu taştı. Şivan’ın konuşma yaptığı, Êzîdî kızı üzerine olan klamı ve babasının konuşmalarını gösteren videolar gösterildi. Buna karşı çok çeşitli coğrafyalardan gelen tepki yazıları ile Şivan’ın Erdoğan ile olan fotoğrafları hergün sosyal medya sayfalarında yer aldı. Bütün bunların yanında, büyük Kürt ozanı Xelîl Xemgîn bir açıklama ile bunun bir ‘düşman psikolojik savaş propagandası’ olduğunu ileri sürdü.
Şivan Perwer, tanınmış büyük bir Kürt ozanıdır, herhangi biri değildir, müziği profesyonel bir şekilde meslek edinmiş ve onunla ekmeğini kazanan ender sanatçılardan biridir. Çıkış yıllarında yani PKK ile hareket ettiği dönemlerde her Kürt’ün gönlünde taht kurmuş, adeta bir müzik tanrısı konumuna gelmişti. Salonlarda binlerce, dışarıda da milyonlarca insan onu dinliyor, onunla çoşuyor ve asimile olmuş Kürtlerin tekrar ulusal kimlik kazanılmasına yardımcı oluyordu. O da müziğini layıkı ile yapıyor, çoşuyor, sahnede sazlar kırıyor ve yeni ürünler üretiyordu. Şöhreti dünyaya yayılmıştı, cumhurbaşkanları bile onu dinler olmuştu…
İşte ne olduysa bu şöhretten sonra oldu; Şivan’da politik, sosyal ve kişisel değişimler yaşandı. Kürtlerin gönlündeki tahtı yavaş yavaş yıkılmaya yüz tuttu. Son olarak da devletin oyununa gelerek bir propaganda aracına dönüşmesini Kürt halkı affetmedi ve o tahtı gönlünden söküp attı. Ben o zaman da oyuna gelmemesi için bir uyarı yazısı yazmıştım. Bu realiteden sonra, bizzat gözlerim ile birçok kez şahit oldum ki Kürt müzik severleri Şivan’ın kasetlerini çöplere atmaya başladı ve bazı yerlerde kendisine fiziki saldırılar oldu. Bu sonuca kim sebep oldu? Kuşkusuz Şivan’ın kendisi… Çünkü siyaseti sanatının önüne koymuş ve siyasi bir taraftı! Yoksa bir tek Ruha yerine, her Kürt’ün kalbinde ve her şehrin ortasında büstleri olacaktı.
İşini profesyonelce yapan bir sanatçının, bu seviyede de davranması ve konuşması gerekir. Temsil ettiği ulusun dil ve diyalektlerini, tarihini, din ve ayinlerini, siyasetini, sosyal yapısını, hassasiyetlerini en üst seviyede bilmesi gerekir. Özellikle bu işten yemek yiyen sanatçı ve aydınlarının bu özellikleri bilmesi gerekir. Şivan açıklamalarını yaparken belki iyi niyetliydi ama bunun başka yönlere çekileceğini, hatta psikolojik savaş merkezinin bunu kullanabileceğini hesaplaması gerekirdi. İnsan özgürlüklerini düşünerek bazı şeyler söylemek istemiş olabilir ama hala o seviyeye gelmemiş bir toplumun reaksiyonunu tahmin etmeliydi.
‘Bazıları biz Êzîdîyiz, Kürt değiliz’ dedi. Peki bunu söyleyen müslüman Kürt yok mu? Hatta babasının ‘Bizim dilimiz Kurmancî ama biz Türküz!’ açıklaması yayınlandı! Binlerce müslüman Kürt var ki hala biz Türküz diyor. Bunu bilmiyor mu? Elbette biliyor ama yersiz ve derin düşünmeden yapılan açıklamaların sonuçları da toplum açısından ağır oluyor. Konuşmasında: ‘Êzîdî diye kızını müslüman birine vermiyor’ babında bir açıklaması var. Sayın Perwer, bir Êzîdî, Müslüman, Alevi, Hıristiyan kızın veya oğlanın birbiriyle evlenmesi modern bir dünyada normaldir. Çünkü insanlar birbirinin düşünce ve inançlarına saygılıdır ama geldiğimiz topraklarda böylemidir? Maalesef genelde değil, Êzîdî bir kızımızın müslüman bir Kürt ile evlenmesi demek, çoğunlukla Êzîdî’nin kimliğinden, dininden, ritüellerinden ve eski yaşamından vazgeçmesi demektir. Kısacası müslümanlığı kabul etmesi anlamına gelir. Bunu 74 ferman yaşamış bir halkın kabul etmesini beklemek doğru değildir.
Sevgili Xelîl Xemgîn’in değerlendirmesine, ‘olayın psikolojik savaş merkezinden yönlendirildiğine’ de katılmıyorum. Doğrudur, bu merkezler toplumların, ulusların, dini grupların vs.’nin boşluklarından yararlanarak, toplumun hassas noktaları üzerinden, toplulukları birbirinden uzaklaştırmak, parçalamak için uzmandır ama bu olayda işin kaynağı Şivan’ın kendisi. Tekrar ediyorum, Şivan Perwer’in amacı belki Kürt toplum ve dini gruplarının, modern toplumlarda olduğu gibi, daha serbest ve esnek olması gerektiğini anlatmak istemişti, diye tahmin ediyorum. Ama madem iş çığırından çıktı, olumsuz anlamda tartışma konusu oldu, Şivan’ın ortaya çıkıp sözlerinin yanlış anlaşıldığını ve Êzîdîlerden özür dilediğini beyan etmesi yararlı olacaktır.